Birinci Söz/ro: Revizyonlar arasındaki fark

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    ("O, fratele meu! Mi-ai cerut niște sfaturi. Și fiindcă tu ești un soldat, îți voi spune opt povestiri despre armată, așadar dă ascultare acestora. Deoarece eu cred că propriul meu suflet are nevoie, mai mult ca orișicine, de astfel de sfaturi, așa că am scris cândva ”Cele opt cuvinte”, inspirate din opt versete coranice, dar mi-am spus că sunt cam lungi. Acum le-am scris mai scurte și pe înțelesul tuturor, deci, cine dorește este po..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
    ("În triburile arabe nomade, pentru ca un om să poată călători, avea nevoie de numele și protecția conducătorului tribului respectiv. Astfel, era ferit de atacurile bandiților și putea să-și atingă obiectivele. În caz contrar, de unul singur, era nevoit să înfrunte mulți dușmani și avea multe nevoi." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
    21. satır: 21. satır:
    == Primul cuvânt ==
    == Primul cuvânt ==


    <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
    ”În numele lui Allah” (Bismillah) este începutul fiecărui lucru bun. Și noi când începem un lucru, trebuie să începem cu acesta. Să știi, o, sufletul meu! Acest cuvânt binecuvântat este simbolul Islamului și este rostit de toate ființele, fiecare prin felul său de a grăi.
    '''Bismillah''' her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim, şu mübarek kelime İslâm nişanı olduğu gibi bütün mevcudatın lisan-ı haliyle vird-i zebanıdır.
    </div>


    <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
    Ca să înțelegi mai bine puterea nemărginită și binecuvântarea infinită a cuvântului ”Bismillah”, ascultă următoarea pildă.
    '''Bismillah''' ne büyük tükenmez bir kuvvet, ne çok bitmez bir bereket olduğunu anlamak istersen şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle. Şöyle ki:
    </div>


    <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
    În triburile arabe nomade, pentru ca un om să poată călători, avea nevoie de numele și protecția conducătorului tribului respectiv. Astfel, era ferit de atacurile bandiților și putea să-și atingă obiectivele. În caz contrar, de unul singur, era nevoit să înfrunte mulți dușmani și avea multe nevoi.
    Bedevî Arap çöllerinde seyahat eden adama gerektir ki bir kabile reisinin ismini alsın ve himayesine girsin, tâ şakîlerin şerrinden kurtulup hâcatını tedarik edebilsin. Yoksa tek başıyla hadsiz düşman ve ihtiyacatına karşı perişan olacaktır.
    </div>


    <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">
    <div lang="tr" dir="ltr" class="mw-content-ltr">

    09.06, 8 Kasım 2024 tarihindeki hâli

    ([1])(Bismillahir-Rahmanir-Rahim)

    بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

    وَ بِهٖ نَس۟تَعٖينُ

    اَل۟حَم۟دُ لِلّٰهِ رَبِّ ال۟عَالَمٖينَ

    Slavă lui Allah, Stăpânul Lumilor!

    وَ الصَّلَاةُ وَ السَّلَامُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ

    وَ عَلٰى اٰلِهٖ وَ صَح۟بِهٖ اَج۟مَعٖينَ

    Pacea și binecuvântarea lui Allah fie asupra Profetului Muhammed și asupra familiei și companionilor săi!

    O, fratele meu! Mi-ai cerut niște sfaturi. Și fiindcă tu ești un soldat, îți voi spune opt povestiri despre armată, așadar dă ascultare acestora. Deoarece eu cred că propriul meu suflet are nevoie, mai mult ca orișicine, de astfel de sfaturi, așa că am scris cândva ”Cele opt cuvinte”, inspirate din opt versete coranice, dar mi-am spus că sunt cam lungi. Acum le-am scris mai scurte și pe înțelesul tuturor, deci, cine dorește este poftit să asculte împreună cu mine.

    Primul cuvânt

    ”În numele lui Allah” (Bismillah) este începutul fiecărui lucru bun. Și noi când începem un lucru, trebuie să începem cu acesta. Să știi, o, sufletul meu! Acest cuvânt binecuvântat este simbolul Islamului și este rostit de toate ființele, fiecare prin felul său de a grăi.

    Ca să înțelegi mai bine puterea nemărginită și binecuvântarea infinită a cuvântului ”Bismillah”, ascultă următoarea pildă.

    În triburile arabe nomade, pentru ca un om să poată călători, avea nevoie de numele și protecția conducătorului tribului respectiv. Astfel, era ferit de atacurile bandiților și putea să-și atingă obiectivele. În caz contrar, de unul singur, era nevoit să înfrunte mulți dușmani și avea multe nevoi.

    İşte böyle bir seyahat için iki adam sahraya çıkıp gidiyorlar. Onlardan birisi mütevazi idi, diğeri mağrur. Mütevazii, bir reisin ismini aldı. Mağrur, almadı. Alanı, her yerde selâmetle gezdi. Bir kātıu’t-tarîke rast gelse der: “Ben, filan reisin ismiyle gezerim.” Şakî def’olur, ilişemez. Bir çadıra girse o nam ile hürmet görür. Öteki mağrur, bütün seyahatinde öyle belalar çeker ki tarif edilmez. Daima titrer, daima dilencilik ederdi. Hem zelil hem rezil oldu.

    İşte ey mağrur nefsim, sen o seyyahsın. Şu dünya ise bir çöldür. Aczin ve fakrın hadsizdir. Düşmanın, hâcatın nihayetsizdir. Madem öyledir, şu sahranın Mâlik-i Ebedî’si ve Hâkim-i Ezelî’sinin ismini al. Tâ bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisatın karşısında titremeden kurtulasın.

    Evet, bu kelime öyle mübarek bir definedir ki senin nihayetsiz aczin ve fakrın, seni nihayetsiz kudrete, rahmete rabtedip Kadîr-i Rahîm’in dergâhında aczi, fakrı en makbul bir şefaatçi yapar.

    Evet, bu kelime ile hareket eden, o adama benzer ki askere kaydolur, devlet namına hareket eder. Hiçbir kimseden pervası kalmaz. Kanun namına, devlet namına der, her işi yapar, her şeye karşı dayanır.

    Başta demiştik: Bütün mevcudat, lisan-ı hal ile Bismillah der. Öyle mi?

    Evet, nasıl ki görsen, bir tek adam geldi, bütün şehir ahalisini cebren bir yere sevk etti ve cebren işlerde çalıştırdı. Yakînen bilirsin; o adam kendi namıyla, kendi kuvvetiyle hareket etmiyor. Belki o, bir askerdir, devlet namına hareket eder, bir padişah kuvvetine istinad eder.

    Öyle de her şey, Cenab-ı Hakk’ın namına hareket eder ki zerrecikler gibi tohumlar, çekirdekler başlarında koca ağaçları taşıyor, dağ gibi yükleri kaldırıyorlar.

    Demek her bir ağaç, Bismillah der. Hazine-i rahmet meyvelerinden ellerini dolduruyor, bizlere tablacılık ediyor.

    Her bir bostan, Bismillah der. Matbaha-i kudretten bir kazan olur ki çeşit çeşit, pek çok muhtelif leziz taamlar, içinde beraber pişiriliyor.

    Her bir inek, deve, koyun, keçi gibi mübarek hayvanlar Bismillah der. Rahmet feyzinden birer süt çeşmesi olur. Bizlere Rezzak namına en latîf, en nazif, âb-ı hayat gibi bir gıdayı takdim ediyorlar.

    Her bir nebat ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları, Bismillah der. Sert olan taş ve toprağı deler, geçer. Allah namına, Rahman namına der, her şey ona musahhar olur. Evet, havada dalların intişarı ve meyve vermesi gibi o sert taş ve topraktaki köklerin kemal-i suhuletle intişar etmesi ve yer altında yemiş vermesi hem şiddet-i hararete karşı aylarca nazik, yeşil yaprakların yaş kalması, tabiiyyunun ağzına şiddetle tokat vuruyor. Kör olası gözüne parmağını sokuyor ve diyor ki:

    En güvendiğin salabet ve hararet dahi emir tahtında hareket ediyorlar ki, o ipek gibi yumuşak damarlar, birer asâ-yı Musa (as) gibi فَقُل۟نَا اض۟رِب۟ بِعَصَاكَ ال۟حَجَرَ emrine imtisal ederek taşları şakkeder. Ve o sigara kâğıdı gibi ince, nâzenin yapraklar; birer aza-yı İbrahim (as) gibi ateş saçan hararete karşı يَا نَارُ كُونٖى بَر۟دًا وَ سَلَامًا âyetini okuyorlar.

    Madem her şey manen Bismillah der. Allah namına Allah’ın nimetlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi Bismillah demeliyiz. Allah namına vermeliyiz, Allah namına almalıyız. Öyle ise Allah namına vermeyen gafil insanlardan almamalıyız.

    Sual: Tablacı hükmünde olan insanlara bir fiyat veriyoruz. Acaba asıl mal sahibi olan Allah, ne fiyat istiyor?

    Elcevap: Evet, o Mün’im-i Hakiki, bizden o kıymettar nimetlere, mallara bedel istediği fiyat ise üç şeydir. Biri zikir, biri şükür, biri fikirdir.

    Başta Bismillah zikirdir.

    Âhirde Elhamdülillah şükürdür.

    Ortada, bu kıymettar hârika-i sanat olan nimetler, Ehad-i Samed’in mu’cize-i kudreti ve hediye-i rahmeti olduğunu düşünmek ve derk etmek fikirdir. Bir padişahın kıymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamın ayağını öpüp hediye sahibini tanımamak ne derece belâhet ise öyle de zâhirî mün’imleri medih ve muhabbet edip Mün’im-i Hakiki’yi unutmak, ondan bin derece daha belâhettir.

    Ey nefis, böyle ebleh olmamak istersen Allah namına ver, Allah namına al, Allah namına başla, Allah namına işle. Vesselâm.


    1. Küçük sözler (Cuvintele cele scurte) reprezintă o selecție din operele lui Said Nursi în care este prezentată importanța credinței și a ritualurilor de adorare.