Barla Lahikası 91. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark
Değişiklik özeti yok |
Değişiklik özeti yok |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | |||
<translate> | |||
''(Hulusi Bey’in fıkrasıdır.)'' | ''(Hulusi Bey’in fıkrasıdır.)'' | ||
23. satır: | 25. satır: | ||
<center> [[Barla Lahikası 90. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 92. Mektup]] </center> | <center> [[Barla Lahikası 90. Mektup]] ⇐ | [[Barla Lahikası]] | ⇒ [[Barla Lahikası 92. Mektup]] </center> | ||
------ | ------ | ||
</translate> |
10.56, 20 Kasım 2023 tarihindeki hâli
(Hulusi Bey’in fıkrasıdır.)
Bu defa lütuf ve inayet buyrulan, Yirmi Sekizinci Mektup’un Yedinci Mesele’sini hürmetle aldım. Tazimle ve defaatle mütalaa ettim. Ayrıca bir defa yeni talebeniz Hâfız Ömer Efendi’ye ve bir defa pederim ve eski hocalarımdan İbrahim Efendi ve bir dostumuza ve bir defa da Fethi Bey’e okudum. İnşâallah yine okur ve okuttururum.
Bu mübarek mektubunuzla başta şu bîçare olduğu halde, dinleyenlerin ahval-i ahîre dolayısıyla kalplerinde hasıl olan manevî yaraya çok mükemmel ve münasip bir merhem vurdunuz. لَا تَق۟نَطُوا مِن۟ رَح۟مَةِ اللّٰهِ nass-ı celilini hatırlatarak, Allah’ın lütfuna ve Habib-i Ekreminin (asm) ruhaniyetine, Kur’an-ı Azîmüşşan’ın مِن۟ اَوَّلِ النُّزُولِ اِلٰى قِيَامِ السَّاعَةِ devam ettiğine şüphe kalmayan i’cazına dehalet ve hakiki sabırla bu acılara mukabele ederseniz, inşâallah yakın ve nurlu istikbale mazhar olursunuz, gibi hakikaten pek azîm bir müjde vermiş oldunuz. Bîçaregân-ı ümmete, izn-i İlahî ile beyan buyurduğunuz i’caz-ı Kur’an hürmetine, Allahu Zülcelal muhterem Üstadımızdan ebeden razı olsun. Ve Hazret-i Kur’an hesabına intizar buyurduğunuz ümitlerinizi, an-karib mübeddel-i hakikat ve mü’minlere de selâmet-i iman tevfik buyursun, âmin!
Yirmi Sekizinci Mektup’un Yedinci Mesele’sini almazdan evvel, mübarek Sözler’le alâkadar olmayan zevata, defaatle Üstadım altı yedi seneden beri şöyle buyurmaktadır: “Kur’an’ın surları yıkılmıştır. Bütün hücumlar Kur’an’adır. İmanı kurtarmak zamanıdır.” İşte yavaş yavaş bu beyanatın sıhhati, her gözü ve aklı olan mü’min tarafından tasdik edilecek hâdisat zuhur etmektedir, diyordum. Bu mektup, bu bîçare talebenizin Üstadının emirlerini tebliğde sadık olduğunu ispat etmekle beraber, evvelce de arz ettiğim vecihle, mektupları almazdan evvel hatırıma gelen, hattâ lisanıma kadar geçen çok meseleler nevinden olduğuna şüphem olmadığı için bunu da i’caz-ı Kur’an’dan addediyorum. Tevafukatta bendenizdeki nüshada da ekseriyetle muvazenet vardır. Evet, hangi cihetten bakılsa inayet-i İlahiye ayân beyan görünür.
Muhterem Üstadım, rahmet-i İlahiye ile bir hakikati daha yakînen anladım. O da şudur ki: İlk şeref-i mülâki olduğum zamanda verdiğiniz ders, bütün risale ve mektuplarda vücudunu hissettirmektedir. Fark yalnız o dersteki mücmel hakaikin diğer derslerde tafsil, tavzih ve izharından ibarettir. Demek ki imanı ve Kur’an’ı esas ittihaz etmekle daimî bir feyiz menbaı, sermedî bir nur kaynağı, fenasız kudsî bir hazine, İlahî bir kale kurulmuş oluyor.
Evet, mademki kâinatın halkına sebep olan Nebiyy-i Efham sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz Hazretleri, vazife-i risaletlerini mükemmelen îfa ettikten sonra, emr-i İlahî ile vücuduna bâis oldukları âlem-i bekaya teşrif ettiler. Şu misafirhane kapanıncaya kadar gelip geçecek, dolup boşanacak, çürüyüp tazelenecek sükkânına, bilhassa cin ve inse en âlî bir hediye, en mükemmel bir rehber, en mukaddes bir mürşid olarak Kur’an-ı Hakîm’i bırakmışlardır. Nitekim müteakip asırların yetiştirdiği birçok zevat-ı âliye, bütün müşküllerini Kur’an ile halletmişler. Aradıklarını Kur’an’da bulmuşlar ilh.
İşte bu bid’at ve zulümat asrında da yine o Kur’an-ı Hakîm ve Kerîm, lâyemut i’cazını Sözler ve Mektuplarla izhar etmiş ve bu hakikaten azîm işte rahmet-i İlahiyeye, muazzez ve muhterem Üstadımız elyak ve elhak memur ve vasıta olmuştur. Bu hakikate daha birinci derste, lütf-u İlahî ile iman ettim. Diğer nurlu dersler kuvvet-i imana vesile olmuş ve olmakta bulunmuştur.
اَل۟حَم۟دُ لِلّٰهِ هٰذَا مِن۟ فَض۟لِ رَبّٖى
Aziz ve muhterem Üstadım! Bu dünya mü’mine zindandır derler. İşte neşrine, izharına, beyanına vasıta olduğunuz Nurlar, bize bu karanlık dünyamızı aydınlattı. Hilkatteki hakikati talim etti. Bâki, daimî ve sermedî, saadetli hayatı tedris etti. Şahsen bu Nurlar olmasaydı halim ne olacaktı? Ya Nurlara erişmeseydim ne yapacaktım? Ya bu Nurların neşrine عَلٰى قَد۟رِ الطَّاقَةِ وَال۟اِم۟كَانِ lütf-u İlahî ile çalıştırılmasaydım bütün kazancım masiyet ve kara yüzle, perişan hal ile nasıl dergâh-ı İlahiyeye çıkacaktım? Elhamdülillah sümme ve sümme elhamdülillah, niyet-i hâlise ve cüz-i lâyetecezza kabîlinden olan Kur’anî hizmet sebebiyle, bu abd-i pür-taksir de inşâallah duanızla rahmet-i İlahiyeye nâil olur ümidindeyim.
Hulusi