Kastamonu Lahikası 122. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    Değişiklik özeti yok
    Değişiklik özeti yok
    1. satır: 1. satır:
    <languages/>
    <translate>
    '''KARADAĞ’IN BİR MEYVESİ'''
    '''KARADAĞ’IN BİR MEYVESİ'''


    16. satır: 18. satır:
    <center> [[Kastamonu Lahikası 121. Mektup]] ⇐ | [[Kastamonu Lahikası]] | ⇒ [[Kastamonu Lahikası 123. Mektup]] </center>
    <center> [[Kastamonu Lahikası 121. Mektup]] ⇐ | [[Kastamonu Lahikası]] | ⇒ [[Kastamonu Lahikası 123. Mektup]] </center>
    ------
    ------
    </translate>

    21.57, 24 Kasım 2023 tarihindeki hâli

    Diğer diller:
    • Türkçe

    KARADAĞ’IN BİR MEYVESİ

    Bir âyetin mana-yı işarîsinin külliyetinden bir ferdi, Hürriyet’ten bu ana kadardır.

    Teşrinisânî otuzuncu gün, bin üç yüz elli sekizde (1358) Karadağ başına çıkıyordum. “İnsanların, hususan Müslümanların bu teselsül eden helâketleri ve hasaretleri ne vakitten başladı, ne vakte kadar devam eder?” hatıra geldi. Birden, her müşkülümü halleden Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan, Sure-i Ve’l-Asrı’yı karşıma çıkardı. Dedi: “Bak!”

    Baktım. Her asra hitap ettiği gibi bu asrımıza daha ziyade bakan وَ ال۟عَص۟رِ ۝ اِنَّ ال۟اِن۟سَانَ لَفٖى خُس۟رٍ âyetindeki اِنَّ ال۟اِن۟سَانَ لَفٖى خُس۟رٍ –şedde ve tenvin sayılır– makam-ı cifrîsi bin üç yüz yirmi dört (1324) edip Hürriyet İnkılabıyla başlayan tebeddül-ü saltanat ve Balkan ve İtalyan Harpleri ve Birinci Harb-i Umumî mağlubiyetleri ve dehşetli muahedeleri ve şeair-i İslâmiyenin sarsılmaları ve bu memleketin zelzeleleri ve yangınları ve İkinci Harb-i Umumî’nin zemin yüzünde fırtınaları gibi semavî ve arzî musibetlerle hasaret-i insaniye ile اِنَّ ال۟اِن۟سَانَ لَفٖى خُس۟رٍ âyetinin bu asra dahi bir hakikati, maddeten aynı tarihiyle gösterip bir lem’a-i i’cazını gösteriyor.

    اِلَّا الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَ عَمِلُوا الصَّالِحَاتِ –âhirdeki ه , ت sayılır; şedde sayılır ise– makam-ı cifrîsi bin üç yüz elli sekiz ve dokuz (1358-1359) olan bu senenin ve gelecek senenin aynı tarihini göstermekle o hasaretlerden bâhusus manevî hasaretlerden kurtulmanın çare-i yegânesi, iman ve a’mal-i saliha olduğu gibi ve mefhum-u muhalifiyle, o hasaretin de sebeb-i yegânesi küfür ve küfran, şükürsüzlük yani imansızlık, fısk ve sefahet olduğunu gösterdi. Sure-i وَ ال۟عَص۟رِ nin azametini ve kudsiyetini ve kısalığıyla beraber gayet geniş ve uzun hakaikin hazinesi olduğunu tasdik ederek Cenab-ı Hakk’a şükrettik.

    Evet âlem-i İslâm’ın, bu asrın en büyük hasareti olan bu dehşetli İkinci Harb-i Umumî’den kurtulmasının sebebi: Kur’an’dan gelen iman ve a’mal-i saliha olduğu gibi; fakirlere gelen acı açlık ve kahtın sebebi dahi orucun tatlı açlığını çekmedikleri ve zenginlere gelen hasaret ve zayiatın sebebi de zekât yerinde ihtikâr etmeleridir. Ve Anadolu’nun bir meydan-ı harp olmamasının sebebi; اِلَّا الَّذٖينَ اٰمَنُوا kelime-i kudsiyesinin hakikatini fevkalâde bir surette yüz bin insanın kalplerine tahkikî bir tarzda ders veren Risale-i Nur olduğunu, pek çok emareler ve şakirdlerinden binler ehl-i hakikat ve dikkatin kanaatleri ispat eder.

    Ezcümle: Emarelerden biri, Risale-i Nur’a sıkıntı veren veyahut hizmetinden çekilen pek çok adamların tokat yemeleri gibi; bu sene, bu memleketin etrafında umumî bir tarzda Risale-i Nur’un intişarına sıkıntı verip şimdiki bir nevi tevakkuf devresi vermek hatasıyla, şimdiki umumî sıkıntının bir sebebi olduğunu göstermesidir.


    Kastamonu Lahikası 121. Mektup ⇐ | Kastamonu Lahikası | ⇒ Kastamonu Lahikası 123. Mektup