Emirdağ Lahikası 1. Kitap 166. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark
Değişiklik özeti yok |
Değişiklik özeti yok |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | |||
<translate> | |||
Kahraman Nazif’in ve Yakub Cemal’in, şimal-i garbîde üç devletin Kur’an’ı kabul etmesi Zülfikar’ın intişarına tevafuku ve geçen sene, Zülfikar çıkarsa dâhilen ve haricen büyük fütuhata vesile olacak hükmünü tasdik etmesi büyük bir fâl-i hayırdır diye biz de o iki kardeşimizin kanaatine iştirak ediyoruz. Bu fırtınalı ve ilhadlı asırda, biri gizli Alman, üçü aşikâr devletlerin, beşerin bu asırda Kur’an’a şiddet-i ihtiyacını hissetmesi ve bilfiil kabul etmesi büyük bir hâdise-i Kur’aniyedir. Değil üç devlet belki yalnız on meşhur adam, on feylesof dahi –birden– uzak memleketlerde Kur’an’ı tasdik etmesi, bizlere ve âlem-i İslâm’a büyük bir müjde ve avam-ı ehl-i imana büyük bir kuvve-i maneviye temin eder. | Kahraman Nazif’in ve Yakub Cemal’in, şimal-i garbîde üç devletin Kur’an’ı kabul etmesi Zülfikar’ın intişarına tevafuku ve geçen sene, Zülfikar çıkarsa dâhilen ve haricen büyük fütuhata vesile olacak hükmünü tasdik etmesi büyük bir fâl-i hayırdır diye biz de o iki kardeşimizin kanaatine iştirak ediyoruz. Bu fırtınalı ve ilhadlı asırda, biri gizli Alman, üçü aşikâr devletlerin, beşerin bu asırda Kur’an’a şiddet-i ihtiyacını hissetmesi ve bilfiil kabul etmesi büyük bir hâdise-i Kur’aniyedir. Değil üç devlet belki yalnız on meşhur adam, on feylesof dahi –birden– uzak memleketlerde Kur’an’ı tasdik etmesi, bizlere ve âlem-i İslâm’a büyük bir müjde ve avam-ı ehl-i imana büyük bir kuvve-i maneviye temin eder. | ||
Risale-i Nur’un Yirmi Dokuzuncu Mektup’unda Hücumat-ı Sitte ve Zeyli ve İşarat-ı Seb’a ve Telvihat-ı Tis’a gibi risalelerin rumuzat-ı Kur’aniye ve tevafukat-ı Nuriyeye karışık bir surette bulunmasının hikmeti, mahkemeler ve ehl-i vukufun susturulmasına ve bizi onlarla mes’ul etmemesine bir vesile olmaktı. Güya o rumuzat, o derin ince meseleler, lisan-ı hal ile onlara demiş: “İnsaf ediniz, Kur’an’ın bu derece esrarına çalışanlara ilişmeyiniz!” Şimdi ise o karışık vaziyeti hiç münasip değil. Çünkü o rumuzat ve tevafukata, yirmiden ancak birisi muhtaç olur, anlar. İçindeki öteki risalelere yirmiden on dokuzu muhtaç olup anlayabilir. | |||
… | |||
Buradaki Nur şakirdleri diyorlar ki: “Mu’cizeli Kur’an’ımıza üç sene Denizlili kardeşlerimiz baktılar; onlar müsaade etsinler, biz de üç ay bakacağız. Hem buradan İstanbul’a muhabere edip fotoğrafla Hizb-i Nuriye, Hizb-i Kur’aniye gibi tabına çalışacağız.” | |||
------ | ------ | ||
<center> [[Emirdağ Lahikası 1. Kitap 165. Mektup]] ⇐ | [[Emirdağ Lahikası]] | ⇒ [[Emirdağ Lahikası 1. Kitap 167. Mektup]] </center> | <center> [[Emirdağ Lahikası 1. Kitap 165. Mektup]] ⇐ | [[Emirdağ Lahikası]] | ⇒ [[Emirdağ Lahikası 1. Kitap 167. Mektup]] </center> | ||
------ | ------ | ||
</translate> |
22.11, 27 Kasım 2023 tarihindeki hâli
Kahraman Nazif’in ve Yakub Cemal’in, şimal-i garbîde üç devletin Kur’an’ı kabul etmesi Zülfikar’ın intişarına tevafuku ve geçen sene, Zülfikar çıkarsa dâhilen ve haricen büyük fütuhata vesile olacak hükmünü tasdik etmesi büyük bir fâl-i hayırdır diye biz de o iki kardeşimizin kanaatine iştirak ediyoruz. Bu fırtınalı ve ilhadlı asırda, biri gizli Alman, üçü aşikâr devletlerin, beşerin bu asırda Kur’an’a şiddet-i ihtiyacını hissetmesi ve bilfiil kabul etmesi büyük bir hâdise-i Kur’aniyedir. Değil üç devlet belki yalnız on meşhur adam, on feylesof dahi –birden– uzak memleketlerde Kur’an’ı tasdik etmesi, bizlere ve âlem-i İslâm’a büyük bir müjde ve avam-ı ehl-i imana büyük bir kuvve-i maneviye temin eder.
Risale-i Nur’un Yirmi Dokuzuncu Mektup’unda Hücumat-ı Sitte ve Zeyli ve İşarat-ı Seb’a ve Telvihat-ı Tis’a gibi risalelerin rumuzat-ı Kur’aniye ve tevafukat-ı Nuriyeye karışık bir surette bulunmasının hikmeti, mahkemeler ve ehl-i vukufun susturulmasına ve bizi onlarla mes’ul etmemesine bir vesile olmaktı. Güya o rumuzat, o derin ince meseleler, lisan-ı hal ile onlara demiş: “İnsaf ediniz, Kur’an’ın bu derece esrarına çalışanlara ilişmeyiniz!” Şimdi ise o karışık vaziyeti hiç münasip değil. Çünkü o rumuzat ve tevafukata, yirmiden ancak birisi muhtaç olur, anlar. İçindeki öteki risalelere yirmiden on dokuzu muhtaç olup anlayabilir.
…
Buradaki Nur şakirdleri diyorlar ki: “Mu’cizeli Kur’an’ımıza üç sene Denizlili kardeşlerimiz baktılar; onlar müsaade etsinler, biz de üç ay bakacağız. Hem buradan İstanbul’a muhabere edip fotoğrafla Hizb-i Nuriye, Hizb-i Kur’aniye gibi tabına çalışacağız.”