Sikke-i Tasdik-i Gaybi 86. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark
("'''Müellifin vasiyetnamesi münasebetiyle, Halil İbrahim’in Risale-i Nur hakkında, Nur şakirdleri namına yazdığı bir fıkrasının bir parçasıdır.''' بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ Risale-i Nur nurdan bir ibrişimdir ki kâinat ve kâinattaki mevcudatın tesbihatları onda dizilmiştir. Risalei’n-Nur âhize ve nâkile ile mücehhez bir radyo-yu Kur’aniyedir ki onun tel ve lambaları ve âyine ve bataryaları hükmündeki sa..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu) |
Değişiklik özeti yok |
||
48. satır: | 48. satır: | ||
'''Osman, Rüşdü, Re’fet, Hüsrev, Said, Hilmi, Muhammed, Halil İbrahim, Mehmed Nuri''' | '''Osman, Rüşdü, Re’fet, Hüsrev, Said, Hilmi, Muhammed, Halil İbrahim, Mehmed Nuri''' | ||
------ | |||
<center> [[Sikke-i Tasdik-i Gaybi 85. Mektup]] ⇐ | [[Sikke-i Tasdik-i Gaybi]] | ⇒ [[Sikke-i Tasdik-i Gaybi 87. Mektup]] </center> | |||
------ |
20.45, 26 Ekim 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Müellifin vasiyetnamesi münasebetiyle, Halil İbrahim’in Risale-i Nur hakkında, Nur şakirdleri namına yazdığı bir fıkrasının bir parçasıdır.
بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ
Risale-i Nur nurdan bir ibrişimdir ki kâinat ve kâinattaki mevcudatın tesbihatları onda dizilmiştir.
Risalei’n-Nur âhize ve nâkile ile mücehhez bir radyo-yu Kur’aniyedir ki onun tel ve lambaları ve âyine ve bataryaları hükmündeki satırları, kelimeleri, harfleri öyle intizamkârane ve i’cazdarane bast edilmiştir ki yarın her ilim ve fen adamları ve her meşrep ve meslek sahipleri ilim ve iktidarları miktarınca âlem-i gayb ve âlem-i şehadetten ve ruhaniyat âleminden ve kâinattaki cereyan eden her hâdisattan haberdar olabilir.
Zira Risalei’n-Nur, menşur-u Kur’an’dır.
Risalei’n-Nur mü’minlere hedâyâ-yı hidayet, vesile-i saadet, mazhar-ı şefaat ve feyyaz-ı Rahman’dır.
Risalei’n-Nur kâinata, nevbaharın feyzini veren bir âb-ı hayat ve ayn-ı rahmet ve mahz-ı hakikat ve bir gülzar-ı gülistandır.
Risalei’n-Nur lütf-u Yezdan, kemal-i iman, işarat-ı Kur’an ve bereket-i ihsandır.
Risalei’n-Nur kâfire hüsran, münkire tokat, dalalete düşmandır.
Risalei’n-Nur bir kenz-i mahfî, bir sandukça-i cevahir ve menba-i envardır.
Risalei’n-Nur hakikat-i Kur’an ve mi’rac-ı imandır.
Risalei’n-Nur sertâc-ı evliya, sultanü’l-eser ve zübdetü’l-meâni ve atâyâ-yı İlahî ve hedâyâ-yı Sübhanîdir.
Risalei’n-Nur bir bahr-i hakaik ve bir sırr-ı dekaik ve kenzü’l-maarif ve bahrü’l-mekârimdir.
Risale-i Nur hastalara şifahane-i hikmet ve mâ-i zemzem, sağlara maişet-i hakikat ve rîh-ı reyhan ve misk-i amberdir.
Risale-i Nur mev’id-i Ahmedî (asm) ve müeyyid-i Haydarî (ra) ve teavün-ü Gavsî (ks) ve tavsiye-i Gazalî (ks) ve ihbar-ı Farukîdir (ks).
Risalei’n-Nur Şems-i Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın elvan-ı seb’ası, Risalei’n-Nur’un menşur-u hakikatinde tam tecelli ettiğinden hem bir kitab-ı şeriat hem bir kitab-ı dua hem bir kitab-ı hikmet hem bir kitab-ı ubudiyet hem bir kitab-ı emir ve davet hem bir kitab-ı zikir hem bir kitab-ı fikir hem bir kitab-ı ledünniyat hem bir kitab-ı tasavvuf hem bir kitab-ı mantık hem bir kitab-ı ilmü’l-kelâm hem bir kitab-ı ilm-i İlahiyat hem bir kitab-ı teşvik-i sanat hem bir kitab-ı belâgat hem bir kitab-ı ispat-ı vahdaniyet ve muarızlarına bir kitab-ı ilzam ve iskâttır.
Risale-i Nur eczaları bir sema-i maneviyenin güneşleri ve ayları ve yıldızlarıdır. Nasıl ki zâhiren, perde-i esbab olan güneşten, kamerden ve kevakibden bütün kâinat tenevvür ve tezeyyün ve bütün eşya neşv ü nema ve hayat buluyor.
İşte Risale-i Nur dahi bu asırda bütün âlem-i beşeriyete hayat-ı câvidan ve âdeme kâmil-i insan ve kulûbe neşe-i iman ve ukûle yakîn-i itminan ve efkâra inkişaf ve nüfusa teslim-i rıza ve can şuâlarını Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’dan alıp saçmaktadır.
O sema-yı maneviyeyi bazen ve zâhiren bihasebi’l-hikmeti âfakî bir bulut kütlesi kaplar. O celalli semadan öyle bir baran-ı feyz ve rahmet takattur eder ki istidatlar; tohumlar, çekirdekler, habbeler gibi o sıkıcı ve o dar âlemde gerçi biraz muzdarip olurlar fakat tâ o sıkılmaktan üzerlerindeki kışırları çatlar ve yırtılır; o anda bulutlar da ufuklara çekilip nöbetçi vaziyetinde beklemesi, bir imtihan-ı Rabbanî ve bir inkişaf-ı feyezanî ve bir rahmet-i nuranidir ki evvelce bir habbe, bir çekirdek yeniden taze bir hayata atılır, iştiyakla ve neşe-i inkişafla meyvedar koca bir ağaç suretini alır ve يُبَدِّلُ اللّٰهُ سَيِّئَاتِهِم۟ حَسَنَاتٍ sırrına mazhar olurlar.
Evet, yirmi senedir devam eden şu mevsim-i şita, inşâallahu teâlâ nihayet bulmuş ola. Dünyaya yeni ve feyizli bir fasl-ı nevbahar gele ve âlemin yüzü nur ile güle.
Risalei’n-Nur Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın taht-ı tasarrufunda olduğundan, ona uzanan ve ilişmek isteyen her el kırılır ve her dil kurur.
Umum Nur şakirdleri namına
Halil İbrahim
Medresetü’z-Zehranın erkanları namına biz de iştirak ediyoruz.
Osman, Rüşdü, Re’fet, Hüsrev, Said, Hilmi, Muhammed, Halil İbrahim, Mehmed Nuri