Sikke-i Tasdik-i Gaybi 41. Mektup

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    09.22, 26 Ekim 2023 tarihinde Said (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 7505 numaralı sürüm ("'''Namaz tesbihatının faziletine ait Isparta’ya gönderilen bir mektuptur''' Bugünlerde ince bir mesele kalbime geldi. Vaktinde kaleme alamadım. Vakit geçtikten sonra o ehemmiyetli hakikate bir işaret ederiz: Kardeşlerimizden birisinin namaz tesbihatında tekâsülüne binaen dedim: '''Namazdan sonraki tesbihatlar, tarîkat-ı Muhammediyedir (asm) ve velayet-i Ahmediyenin (asm) bir evradıdır.''' O nokta-i nazarda ehemmiyeti büyüktür. Sonr..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
    (fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)

    Namaz tesbihatının faziletine ait Isparta’ya gönderilen bir mektuptur

    Bugünlerde ince bir mesele kalbime geldi. Vaktinde kaleme alamadım. Vakit geçtikten sonra o ehemmiyetli hakikate bir işaret ederiz:

    Kardeşlerimizden birisinin namaz tesbihatında tekâsülüne binaen dedim: Namazdan sonraki tesbihatlar, tarîkat-ı Muhammediyedir (asm) ve velayet-i Ahmediyenin (asm) bir evradıdır. O nokta-i nazarda ehemmiyeti büyüktür. Sonra bu kelimenin hakikati böyle inkişaf etti:

    Nasıl ki risalete inkılab eden velayet-i Ahmediye (asm) bütün velayetlerin fevkindedir; öyle de o velayetin tarîkatı ve o velayet-i kübranın evrad-ı mahsusası olan farz namazların akabindeki tesbihat, o derece sair tarîkatların ve evradların fevkindedir. Ve bu sır dahi şöyle inkişaf etti:

    Nasıl zikir dairesinde bir mecliste veyahut hatme-i Nakşiyede bir mescidde birbiriyle alâkadar heyet-i mecmuada nurani bir vaziyet hissediliyor. Öyle de kalbi hüşyar bir zat, namazdan sonra

    سُب۟حَانَ اللّٰهِ ، سُب۟حَانَ اللّٰهِ deyip tesbihi çekerken, o daire-i zikrin reisi olan Zat-ı Ahmediye’nin (asm) muvacehesinde, tesbih elinde yüz milyon adam tesbih çektiklerini manen hisseder; o azamet ve ulviyetle سُب۟حَانَ اللّٰهِ ، سُب۟حَانَ اللّٰهِ der.

    Sonra o serzâkirin emr-i manevîsiyle ona ittibaen اَل۟حَم۟دُ لِلّٰهِ ، اَل۟حَم۟دُ لِلّٰهِ dediği vakit, o halka-i zikrin ve o geniş dairesi bulunan hatme-i Ahmediyenin (asm) dairesinde yüz milyon müridlerin اَل۟حَم۟دُ لِلّٰهِ ، اَل۟حَم۟دُ لِلّٰهِ larından tezahür eden azametli bir hamdi düşünüp içinde اَل۟حَم۟دُ لِلّٰهِ ، اَل۟حَم۟دُ لِلّٰهِ ile iştirak eder ve hâkeza… اَللّٰهُ اَك۟بَرُ ، اَللّٰهُ اَك۟بَرُ ve duadan sonra لَۤا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ ، لَۤا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ otuz üç defa o tarîkat-ı Ahmediyenin (asm) halka-i zikrinde ve hatme-i kübrasında o sâbık mana ile o ihvan-ı tarîkatı nazara alıp o halkanın serzâkiri olan Zat-ı Ahmediye’ye (asm) müteveccih olup اَل۟فُ اَل۟فِ صَلَاةٍ وَ اَل۟فُ اَل۟فِ سَلَامٍ عَلَي۟كَ يَا رَسُولَ اللّٰهِ der diye anladım ve hissettim ve hayalen gördüm.

    Demek tesbihat-ı salâtiyenin çok ehemmiyeti var.

    Said Nursî