Barla Lahikası 239. Mektup

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    21.00, 21 Kasım 2023 tarihinde Said (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 33880 numaralı sürüm (Bu sürüm çeviri için işaretlendi)
    (fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)
    Diğer diller:
    • Türkçe

    (Müzeyyene’nin diğer bir fıkrası)

    Üstadım!

    Kıymettar risalelerinizi okuyan, elbette kilitli sandık içinde münevver kalan sönük kalpleri, gümüşten yapılmış altın ile yaldızlanmış birer anahtar hükmündeki risalelerle açtığına ve kalbinin kurtulmasına ve parlamasına binaen kemal-i memnuniyetle Cenab-ı Mevla’ya şükürler ve risalelerin intişarına çalışanlara teşekkürler etmemek kabil değildir. Âh vefasız dünyanın telaşesi ve elemi ve kederi beni Nurlara hizmetten alıkoyuyor. Hakkıyla çalışamadığımdan ve kardeşlerim gibi Nurlara hizmet edemediğimden kalbim öyle muazzeb oluyor ki tarif edemem.

    Bugünlerde dediler ki “Af varmış, Üstad İstanbul’a gidiyormuş.” demeleriyle bir cihette memnun oldum ki Üstadım esaretten kurtuldu. Ve bir cihette zannettim ki bütün Atabey’in dağları başıma düşüyor, müteessir oldum. Affınıza ve bedbaht insanların eziyetinden kurtulmanıza teşekkürlerle beraber tebrik ediyorum. Fakat bu nurlu ve kıymetli risalelerin sahibi bizden uzaklaşmasına gönül razı olmuyor. Barla dağlarında bizi ve bu etrafı nurlandıran, bizlerden uzaklaşmamalı. Uzaklaşmasını kim arzu eder? Barla çok bahtiyardır ki en evvel ve her vakit, o taze ve şirin risaleleri herkesten evvel, bizzat şifahen Üstaddan işitebilirler.

    Müzeyyene



    Barla Lahikası 238. Mektup ⇐ | Barla Lahikası | ⇒ Barla Lahikası 240. Mektup