Barla Lahikası 292. Mektup
Nur’un makinistleri, Medresetü’z-Zehranın faal, muktedir şakirdlerinden Terzi Mehmed, Halil İbrahim, masumların küçük kahramanlarından Talat ve arkadaşları hem bizleri hem bütün Nur şakirdlerini memnun ettikleri gibi inşâallah ileride bu memlekete, bu hizmet-i Nuriye ile çok büyük fayda ve netice verecekler.
Sordukları mesele-i şer’iye ise şimdiki mesleğimiz ve halimiz, o meselelerle meşgul olmaya müsaade etmiyor. Yalnız bu kadar var ki: Ruhsat-ı şer’iye olan kasr-ı namaz ve takdim tehir, vesait-i nakliye bir kararda olmadığı için onlara bina edilmez. Belki kaide-i şer’iye olan kasr-ı namaz, sabit olan mesafeye bina edilebilir.
Eğer denilse ki: Tayyare ile ve şimendiferle bir saatte giden zahmet çekmiyor ki ruhsata müstahak olsun.
Elcevap: Tayyare ve şimendiferde abdest alıp vaktinde namazını kılmak, yayan serbest gidenlerden daha ziyade müşkülat bulunduğu için ruhsata sebebiyet verir.
Her ne ise… Şimdilik bu kadar yazılabildi. Bu mesele-i şer’iyeyi ulema-i İslâm halletmişler, bize ihtiyaç bırakmamışlar. Şimdi hazır Doktor Hayri ve Terzi Mustafa, kendi hisselerine arz-ı hürmet ve selâmet ederler.
Said Nursî