Barla Lahikası 283. Mektup
(Ahmed Nazif’in bir parça mektubundandır.)
Maddî ve manevî borcumuz olan hizmetleri îfadan kendimizi çekmek, hissizlik ve bîganelik fıtratımızda ve yaratılışımızda yoktur ki kalalım. Madem Cenab-ı Hâlık-ı Rahîm bizleri insan yaratmıştır. İnsanlığın emrettiği vezaifin binde birini dahi îfa edemediğimiz halde büsbütün nasıl bîgane kalalım.
Bu hususta mazur görmenizle beraber, azimkâr ve cefakâr ve fedakâr ve hadsiz mütehammil, garib ve kudsî ve aziz bir misafirimiz olan çok kıymetli Üstadımızın biz âsi ve günahkârların kalplerini nurlarla doldurduğu halde, mukabil borcumuzu, maneviyata uzanamadığımızdan ancak değersiz ve kıymetsiz olan maddiyatla ödeyebiliriz zannıyla teselli bulmaktayız. Af buyurunuz Üstadım, Dellâl-ı Kur’an’ın nidalarını işiten hangi Müslüman vardır ki kulaklarını tıkasın. Hâşâ sümme hâşâ!
Nurlarınızın şuâı gözlerimizi kamaştırıyor. Kalplerimizi bütün safiyetiyle Allah’a, Kur’an’a ve Resul-i Mücteba’ya (asm) ve o iki cihan serverinin aziz vârislerine bağlıyor ve bağlamıştır. Bu bağ öyle bir bağ ki inayet-i Hak’la hiçbir maddiyyunun ve hiçbir mülhid ve fırak-ı dâllenin değil, dünya kâfirlerinin bütün kuvvetleri bir araya gelse bu kudsî rabıta-i kalbiye bağını koparamaz.
اَل۟حَم۟دُ لِلّٰهِ هٰذَا مِن۟ فَض۟لِ رَبّٖى
Zat-ı fâzılanelerince lüzum görülüp icab etmeden hiçbir zaman mektup yazmak zahmetlerini ihtiyar etmenize razı olamam. Bu hususta gücenmek şöyle dursun, kıymetli Üstadımın kudsî vazifelerinin îfasına mani teşkil eden işgali, en büyük hata ve hürmetsizlik sayarım.
Ahmed Nazif Çelebi