Emirdağ Lahikası 2. Kitap 67. Mektup
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Ruh u canımızla mübarek bayramınızı tebrik ediyoruz. İnşâallah âlem-i İslâm’ın da büyük bir bayramına yetişirsiniz. Cemahir-i Müttefika-i İslâmiye’nin kudsî kanun-u esasiyelerinin menbaı olan Kur’an-ı Hakîm, istikbale tam hâkim olup beşeriyete tam bir bayramı getireceğine çok emareler var.
Sâniyen: Şüphe kalmadı ki Nur risaleleri ve talebeleri, hıfz ve inayet-i İlahiyeye mazhardırlar ki bu zamanın hassasiyetle ve bazı keyfî kanunlarla pek hiddetli bir inat ile uzun zamandan beri Nur talebelerine ancak yüzde bir nisbetinde zarar verebildiler. Nur’un faal talebelerinden altı yüz talebesinin mahkemelerle meşgul edilmesine dehşetli bir plan varken, yalnız altı talebeye muvakkaten ilişildi. Hattâ Nur kahramanının yazdığı gibi yirmi beş adliye mahkemeleri yüz binler nüshalarında ve yüz binler talebelerinde medar-ı mes’uliyet bir şey bulamıyorlar ve o kesretli adliyelerin “Nurlarda suç yok ve bulamıyoruz.” demeleri kat’î bir delildir.
Çünkü benim İstanbul ve Afyon gibi mahkemelerimde, onların o hassas ve sû-i istimal edilebilir kanunlarına tam aykırı olarak söylediğim halde beni mes’ul etmedikleri gibi Nurlar da medeniyetin zalimane kanunlarını zîr ü zeber ettikleri halde, medar-ı mes’uliyet suç bulamadıkları kat’iyen gösteriyor ki Nurlardaki hakikat, karşısındaki muarızları mağlup ederek adliyeleri de insafa getirmiştir.
İnayet-i İlahiye, Kur’an’ın bir mu’cize-i maneviyesi olan Risale-i Nur’u muarızlarından muhafaza ediyor. Muarızların hücumu ise Nurların parlamasına ve intişarına vesile oluyor.