Achter Brief

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    11.19, 21 Mart 2024 tarihinde Ferhat (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 86164 numaralı sürüm ("Bruder, die Namen اَلرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ {"der Erbarmer, der Allbarmherzige"} zeigen sich mir als ein gewaltiges Licht, welches das ganze Universum umfasst und alle Bedürfnisse eines jeden Geistes (ruh) in der Ewigkeit zu befriedigen vermag, und ein Licht, dass sich als so strahlend und mächtig zeigt, dass es sie vor den zahllosen Feinden zu bewahren (emin) vermag. Um zu diesen Namen, die zwei gewaltige Lichter sind, voranschreit..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
    Diğer diller:

    Achter Brief

    بِاس۟مِهٖ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ {"Im Seinem Namen. Und es gibt kein Ding, das nicht lobend Ihn preist."}

    Es liegt viel Weisheit in den Namen اَلرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ {"der Erbarmer, der Allbarmherzige"} die in بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ {"Im Namen Gottes, des Erbarmens, des Allbarmherzigen"} eingegangen sind, und zu Beginn einer jeden guten (mubarek) Sache erwähnt werden. Während ich die Erklärung dafür auf einen anderen Zeitpunkt verschiebe, möchte ich doch jetzt schon meine eigenen diesbezüglichen Empfindungen zum Ausdruck bringen:

    Bruder, die Namen اَلرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ {"der Erbarmer, der Allbarmherzige"} zeigen sich mir als ein gewaltiges Licht, welches das ganze Universum umfasst und alle Bedürfnisse eines jeden Geistes (ruh) in der Ewigkeit zu befriedigen vermag, und ein Licht, dass sich als so strahlend und mächtig zeigt, dass es sie vor den zahllosen Feinden zu bewahren (emin) vermag. Um zu diesen Namen, die zwei gewaltige Lichter sind, voranschreiten zu können, ist das wichtigste Mittel, das ich gefunden habe Armut in Dankbarkeit (fakr ile shukr) und eine Ohnmächtigkeit verbunden mit Liebe (adjz ile shefqat), d.h. Dienst, Anbetung (ibadet) und das Bewusstsein der eigenen Bedürftigkeit.

    Şu mesele münasebetiyle hatıra gelen ve muhakkikîne, hattâ bir üstadım olan İmam-ı Rabbanî’ye muhalif olarak diyorum ki:

    Hazret-i Yakub aleyhisselâmın Yusuf aleyhisselâma karşı şedit ve parlak hissiyatı, muhabbet ve aşk değildir belki şefkattir. Çünkü şefkat, aşk ve muhabbetten çok keskin ve parlak ve ulvi ve nezihtir ve makam-ı nübüvvete lâyıktır. Fakat muhabbet ve aşk, mecazî mahbublara ve mahluklara karşı derece-i şiddette olsa o makam-ı muallâ-yı nübüvvete lâyık düşmüyor. Demek, Kur’an-ı Hakîm’in parlak bir i’caz ile parlak bir surette gösterdiği ve ism-i Rahîm’in vusulüne vesile olan hissiyat-ı Yakubiye, yüksek bir derece-i şefkattir.

    İsm-i Vedud’a vesile-i vusul olan aşk ise Züleyha’nın Yusuf aleyhisselâma karşı olan muhabbet meselesindedir. Demek Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan, Hazret-i Yakub aleyhisselâmın hissiyatını, ne derece Züleyha’nın hissiyatından yüksek göstermişse şefkat dahi o derece aşktan daha yüksek görünüyor.

    Üstadım İmam-ı Rabbanî aşk-ı mecazîyi makam-ı nübüvvete pek münasip görmediği için demiş ki: “Mehasin-i Yusufiye, mehasin-i uhreviye nevinden olduğundan ona muhabbet ise mecazî muhabbetler nevinden değildir ki kusur olsun.”

    Ben de derim: “Ey Üstad! O, tekellüflü bir tevildir; hakikat şu olmak gerektir ki: O, muhabbet değil belki yüz defa muhabbetten daha parlak daha geniş daha yüksek bir mertebe-i şefkattir.”

    Evet, şefkat bütün envaıyla latîf ve nezihtir. Aşk ve muhabbet ise çok envaına tenezzül edilmiyor.

    Hem şefkat pek geniştir. Bir zat, şefkat ettiği evladı münasebetiyle bütün yavrulara, hattâ zîruhlara şefkatini ihata eder ve Rahîm isminin ihatasına bir nevi âyinedarlık gösterir. Halbuki aşk, mahbubuna hasr-ı nazar edip her şeyi mahbubuna feda eder; yahut mahbubunu i’lâ ve sena etmek için başkalarını tenzil ve manen zemmeder ve hürmetlerini kırar. Mesela, biri demiş: “Güneş mahbubumun hüsnünü görüp utanıyor, görmemek için bulut perdesini başına çekiyor.” Hey âşık efendi! Ne hakkın var, sekiz ism-i a’zamın bir sahife-i nuranisi olan güneşi böyle utandırıyorsun?

    Hem şefkat hâlistir, mukabele istemiyor; safi ve ivazsızdır. Hattâ en âdi mertebede olan hayvanatın yavrularına karşı fedakârane ivazsız şefkatleri buna delildir. Halbuki aşk ücret ister ve mukabele talep eder. Aşkın ağlamaları, bir nevi taleptir, bir ücret istemektir.

    Demek, suver-i Kur’aniyenin en parlağı olan Sure-i Yusuf’un en parlak nuru olan Hazret-i Yakub’un (as) şefkati, ism-i Rahman ve Rahîm’i gösterir ve şefkat yolu, rahmet yolu olduğunu bildirir ve o elem-i şefkate deva olarak da فَاللّٰهُ خَي۟رٌ حَافِظًا وَهُوَ اَر۟حَمُ الرَّاحِمٖينَ dedirir.

    اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى

    Said Nursî


    Yedinci Mektup ⇐ | Mektubat | ⇒ Dokuzuncu Mektup