Kastamonu Lahikası 124. Mektup
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Eski Said çok zaman Medresetü’z-Zehrayı gaye-i hayal ederek çalışmış. Cenab-ı Hak kemal-i merhametinden, Isparta’yı o Medresetü’z-Zehra hükmüne getirdi. Ve nahiyemiz olan küçücük Isparta’nın mahdud akraba ve ahbap yerine, mübarek Isparta vilayetini verip binler kardeşi ihsan eyledi. Belki muhtemeldir ki o küçük Isparta’nın aslı, bu büyük Isparta’dan gitmiş. Benim vatan-ı aslîm, bu Isparta olmak caizdir. Hattâ Ispartalı kim olursa olsun, başkalara nisbeten benimle ve Risale-i Nur’la fazla alâkadar görüyorum. Hattâ buradaki bütün zabitan içinde biri müstesna, en ziyade bize ve Risale-i Nur’a ciddi alâkadar, bu hâmil-i mektup Ispartalı Hilmi Bey’i gördüm. Onu Risale-i Nur’un has şakirdleri içinde kabul eyledik.
Isparta’da ve Sava’daki taarruz bir derece umumîdir. Risale-i Nur’un intişar ettiği her tarafta bu sıralarda, şimdiye kadar bir plan dâhilinde Risale-i Nur’un fütuhatına karşı tecavüz var. Bir derece şevk ve neşeye zarar verdi, bir devre-i tevakkuf açtı. Şimdiki kahtlığa o tevakkuf sebebiyet veriyor. Fakat Cenab-ı Hakk’a şükür, Isparta ve havalisi kahramanları çelik gibi bir metanet göstermeleri, sair yerlerin de kuvve-i maneviyelerini takviye ediyorlar.
Bazı ihtiyatsız ve dikkatsizlerin yüzünden cüz’î zararlar olduğundan, ihtiyat ve dikkat her vakit lâzımdır. Barla’da Risale-i Nur’un muvakkat tatili sebebiyle yağmursuzluk başladığı gibi ve Risale-i Nur’un müdahalesiyle yağmurun Barla etrafındaki daireye mahsus olarak gelmesi ve Isparta’nın Risale-i Nur’a karşı iştiyaklarıyla –Hüsrev’in dediği gibi– yağmur, fevkalâde bir surette imdada gelmesi gibi pek çok emarelerle ve burada Risale-i Nur münasebetiyle vücuda gelen yüzer hâdiselerin delâletiyle deriz ki:
Bu Anadolu’ya ayn-ı rahmet olan Risale-i Nur’a karşı, bu acib zamanda böyle umumî ve geniş bir taarruzla ve bazı yerlerde tatile mecbur olması, bu kaht u galâyı ve bu acib ihtikârı ve bereketsizlik ve açlığı netice verdiğine bize kanaat verdi. Şimdi yanımdaki Emin ve Feyzi gibi sair arkadaşlarım da aynı kanaattedirler.
Said Nursî