Barla Lahikası 168. Mektup

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    13.44, 20 Kasım 2023 tarihinde Said (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 32608 numaralı sürüm (Bu sürüm çeviri için işaretlendi)
    (fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)
    Diğer diller:
    • Türkçe

    (Hulusi Bey’in fıkrasıdır. Eğirdir’de bir kardeşimize gönderdiği mektuptandır.)

    Üstad Hazretlerinin son Otuz Birinci Mektup’un On Üç ve On Dördüncü Lem’alarını hâvi olan pek kıymetli, nurlu ve hikmetli, serâpa nur olan hakaik derslerinden derin manalı, şirin lezzetli, asel-i musaffâ nevinden ekmel eserlerini almakla bahtiyar, cevap takdimine muvaffak olamamakla bedbahtım. Şuracıkta karalamaya niyet eylediğim birkaç satırla, o ders-i hakaikten aldığım feyzi izah veya duygularımı nakletmek istemiyorum. Çünkü bu dersin nihayetindeki hususi hâşiye, sanki manen beni bir müddet mektup yazmaktan men’etti. Zâhirî manalar da bu işaretin doğrudan doğruya bu bîçareye ait olduğunu göstermektedir. Bu nurlu dersi bir defa (On Üçüncü Lem’a kısmını) İmam Ömer Efendi gibi arkadaşlara okuyabildim.

    Sevgili Üstadımın emirleri, işaretleri, dersleri, tenbihleri, ikazları, irşadları, tehditleri, şefkatleri hep hakikatlidir. Bugüne kadar söylenmişler böyle olmakla beraber, bundan sonrakiler de aynı mahiyettedir. Aslâ şüphe ve tereddüdüm yoktur. Tabiî, sevk-i tabiî, tesadüfî değil; hakiki, fıtrî, sevk-i İlahî. Kader-i Sübhanî, her işimizde hâkim. Cüz-i ihtiyarımızla seyyiatımızdan mes’ul olmakla beraber, hasenat tevfik-i Hudâ ile olduğuna, Kur’an-ı bâhirü’l-bürhan şahid-i sadıktır.

    Hulusi



    Barla Lahikası 167. Mektup ⇐ | Barla Lahikası | ⇒ Barla Lahikası 169. Mektup