Barla Lahikası 267. Mektup
(9 Mayıs 1934 Çarşamba)
بِاس۟مِهٖ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ
اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Aziz, sıddık, müdakkik kardeşim Re’fet Bey!
Evvela: Nevzad-ı mübareğin dünyaya gelmesini, sizin için bir fâl-i hayır olarak tebrik ediyorum. İnşâallah وَ لَي۟سَ الذَّكَرُ كَال۟اُن۟ثٰى sırrına mazhar olacak. Âsım Bey gibi senin de bir kız evladı dünyaya gelmesi, meşrebimizde en mühim esas şefkat olduğu cihetiyle ve şefkat kahramanları kızlar olduğundan ve en sevimli mahluk bulunduğundan, daha ziyade tebrike şâyansınız. Zannederim, bu zamanda erkek çocukların tehlikesi daha çok. Cenab-ı Hak onu sizlere medar-ı teselli ve ünsiyet ve evinize küçük bir melâike hükmüne getirsin. Rengigül ismi yerine Zeyneb olsa daha münasiptir.
Sâniyen: Hikmetü’l-İstiaze’nin, Besmele-i şerifenin sırlarına dair senin ve Şerif Efendi’nin ifadeleriniz kısadır. Tenkit mi, takdir mi anlaşılmıyor. Zaten mükerreren demiştim: Herkes her risalenin her meselesini anlamasına muhtaç değil. Ne kadar anlarsa kâfidir.
Sâlisen: Âlem-i misal, âlem-i ervahla âlem-i şehadet ortasında bir berzahtır. Her ikisine birer vecihle benzer. Bir yüzü ona bakar, bir yüzü de diğerine bakar. Mesela, âyinedeki senin misalin sureten senin cismine benzer. Maddeten senin ruhun gibi latîftir. O âlem-i misal; âlem-i ervah, âlem-i şehadet kadar vücudu kat’îdir. (Hâşiye[1]) Acayip ve garaibin meşheridir, ehl-i velayetin tenezzühgâhıdır.
Küçük bir âlem olan insanda kuvve-i hayaliye olduğu gibi büyük bir insan olan âlemde dahi bir âlem-i misal var ki o vazifeyi görüyor ve hakikatlidir. Kuvve-i hâfıza Levh-i Mahfuz’dan haber verdiği gibi kuvve-i hayaliye dahi âlem-i misalden haber verir.
Başta Hüsrev, Bekir Bey, Rüşdü, Lütfü, Hâfız Ahmed, Sezai, üç hoca, üç Mehmed, hanenizdeki üç masum ve kayınpederin olarak oradaki kardeşlerimize selâm ve dua ediyorum.
اَل۟بَاقٖى هُوَ ال۟بَاقٖى
Kardeşiniz
Said Nursî
- ↑ Hâşiye: Bence âlem-i misalin vücudu meşhuddur. Âlem-i şehadet gibi tahakkuku bedihîdir. Hattâ rüya-yı sadıka ve keşf-i sadık ve şeffaf şeylerdeki temessülat, bu âlemden o âleme karşı açılan üç penceredir. Avama ve herkese o âlemin bazı köşelerini gösterir.