Kastamonu Lahikası 118. Mektup

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    21.54, 24 Kasım 2023 tarihinde Said (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 36796 numaralı sürüm (Bu sürüm çeviri için işaretlendi)
    (fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)
    Diğer diller:
    • Türkçe

    Aziz, sıddık kardeşlerim!

    Nur Fabrikasının sahibi, Birinci Şuâ’nın Dördüncü Âyeti bahsinde, hakikat-i İslâmiyet’in yedi esası parlak bir surette ispat edildiği cümlesine dair soruyor ki: Erkân-ı İslâmiyeyi beş biliyoruz. Hem vücub-u zekât rüknü, risalelerde ne suretle izah edildiğini soruyor.

    Elcevap: İslâm’ın rükünleri başkadır, hakikat-i İslâmiyet’in esasları yine başkadır. Hakikat-i İslâmiyet’in esasları; altı erkân-ı imaniye ile (Hâşiye[1]) ve esas-ı ubudiyet ki İslâm’ın beş rüknü olan (savm, salât, hac, zekât, kelime-i şehadet) mecmuunun hülâsasıdır. Risale-i Nur, altı rükn-ü imaniye ile bu esas-ı ubudiyeti ispat edip سَب۟عَ ال۟مَثَانٖى cilvesine mazhariyeti muraddır.

    Vücub-u zekâtın izahından murad ise zekâtın teferruat tafsilatı değil belki zekâtın hayat-ı içtimaiyede derece-i lüzumu ve ehemmiyetli kıymeti ispat edilmiş demektir. Evet, Risale-i Nur’dan evvel yazdığımız risalelerde hem de Risale-i Nur’un müteaddid yerlerinde, vücub-u zekâtın hayat-ı içtimaiyede ne derece ehemmiyetli olduğu kat’iyen ve vâzıhan ispat edilmiş demektir.

    Isparta’da Risale-i Nur’un ders ve neşrine iki köşkünü bir zaman tahsis eden kardeşimiz Şükrü Efendi’nin iki genç evladının vefatı, beni müteessir etti. Çünkü beş altı yaşında iken masume kerîmesi yanıma geldikçe, her defa “Adın nedir?” soruyordum. Masumane, kemal-i fahirle “Hayrünnisa” derdi, beni şefkatle güldürüyordu. Cenab-ı Hak o mübarek masumeyi birden cennetine aldı, şu dünya cehenneminden kurtardı. Ve merhum mahdumu Hayati ise hastalık inşâallah onu da Hayrünnisa gibi günahsız, masum yaptı. Beraber cennet tarafına gittiler. Bu nokta-i nazardan ben o iki çocuğu tebrik ediyorum. Ve peder ve validelerini de hem taziye hem manen tebrik ediyorum ki o iki evlatları وِل۟دَانٌ مُخَلَّدُونَ sırrına mazhar oldular. Ben o ikisini, Risale-i Nur’un vefat eden şakirdleri içinde dualarımıza dâhil ettik.

    Rüşdü Efendi benim tarafımdan Şükrü Efendi’ye, Çocuk Taziyenamesi olan On Yedinci Mektup’u, benim yerimde okusun.

    Risale-i Nur’un kaptanı Sabri, Nis Adasındaki bir kardeşimiz ve Onuncu Söz’ün tabından sonra tehlikeden muhafaza için kaç ay hanesinde saklayan ve peder ve validesiyle, bizimle ciddi alâkadar bulunan Veli Efendi’nin peder ve validesinin vefat haberlerini yazıyor. Cenab-ı Hak onlara rahmet eylesin. Ben inşâallah çok zaman onları manevî kazançlarıma şerik edeceğim.


    Kastamonu Lahikası 117. Mektup ⇐ | Kastamonu Lahikası | ⇒ Kastamonu Lahikası 119. Mektup

    1. Hâşiye: “Beraber” kelimesi Şuâ’da noksan olduğu için şüphe edilmiş.