Sikke-i Tasdik-i Gaybi 43. Mektup
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Bugünlerde Rumuzat-ı Semaniye’ye ait iki risaleyi ehemmiyetli talebelere, bir yere gönderdim. Yol kapandı, gitmedi. O iki risaleyi tekrar dikkatle mütalaa ettim. Fikren dedim ki: “Bu zevkli ve güzel ve meraklı, şirin bir maksada giden bu tevafuklu yolda ne için sevk edilmeden perde indi, başka yolda sevk edildik, çalıştırıldık.”
Birden ihtar edildi ki: O gaybî esrarı açacak olan meslekten yüz derece daha ehemmiyetli ve kıymetli ve umumî ihtiyaca medar ve herkes bu zamanda ona şiddetle muhtaç ve İslâmiyet’in temel taşları olan hakaik-i imaniye hazinesine hizmet etmeye ve istifadeye zarar gelecekti. Çünkü o esrar-ı gaybiye, zevkli ve meraklı olduğu için nazarı kendine çekecekti. En büyük ve en yüksek maksat olan hakaik-i imaniyeyi, ikinci derecede bırakacaktı. Onun için idi ki Sure-i اِذَا جَٓاءَ نَص۟رُ اللّٰهِ remzinde, esrar-ı gaybî gösterildi; birden kapandı, perde indi. Hem bu sır için idi ki o yolda istihdam edilmedik, yalnız o meslek-i tevafukiyenin tereşşuhatından Risale-i Nur’un hakkaniyetine bir imza ve cezaletine bir ziynet ve huruf-u Kur’aniyenin intizamından ve vaziyetinden tezahür eden bir nevi i’caz çıktı. Daha o yolda çalıştırılmadık.
Said Nursî