67.962
düzenleme
Değişiklik özeti yok |
Değişiklik özeti yok |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | |||
<translate> | |||
= YİRMİ DOKUZUNCU LEM’A’DAN İKİNCİ BAB = | = YİRMİ DOKUZUNCU LEM’A’DAN İKİNCİ BAB = | ||
بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ | بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ | ||
9. satır: | 12. satır: | ||
== BİRİNCİ NOKTA == | == BİRİNCİ NOKTA == | ||
Evvela iki şey ihtar edilecektir: | Evvela iki şey ihtar edilecektir: | ||
46. satır: | 50. satır: | ||
== İKİNCİ NOKTA == | == İKİNCİ NOKTA == | ||
Cihat-ı sitteyi tenvir eden iman nimetine de “Elhamdülillah” demesi lâzımdır. Çünkü iman, cihat-ı sittenin zulümatını izale etmekle def’u’l-bela kabîlinden büyük bir nimet sayıldığı gibi –tabiî– o cihat-ı sitteyi tenvir ettiği cihetle de celbü’l-menafi kabîlinden ikinci bir nimet sayılır. Binaenaleyh insan fıtrî bir medeniyete sahip olduğundan cihat-ı sittede bulunan mahlukatla alâkadar olur. Ve iman nimetiyle de insanın bütün cihat-ı sitteden istifade edebilmesi imkânı vardır. | Cihat-ı sitteyi tenvir eden iman nimetine de “Elhamdülillah” demesi lâzımdır. Çünkü iman, cihat-ı sittenin zulümatını izale etmekle def’u’l-bela kabîlinden büyük bir nimet sayıldığı gibi –tabiî– o cihat-ı sitteyi tenvir ettiği cihetle de celbü’l-menafi kabîlinden ikinci bir nimet sayılır. Binaenaleyh insan fıtrî bir medeniyete sahip olduğundan cihat-ı sittede bulunan mahlukatla alâkadar olur. Ve iman nimetiyle de insanın bütün cihat-ı sitteden istifade edebilmesi imkânı vardır. | ||
53. satır: | 58. satır: | ||
== ÜÇÜNCÜ NOKTA == | == ÜÇÜNCÜ NOKTA == | ||
İmanın istinad ve istimdad noktalarını hâvi olmasından da “Elhamdülillah” demesini iktiza eder. | İmanın istinad ve istimdad noktalarını hâvi olmasından da “Elhamdülillah” demesini iktiza eder. | ||
60. satır: | 66. satır: | ||
== DÖRDÜNCÜ NOKTA == | == DÖRDÜNCÜ NOKTA == | ||
İman nuru, lezaiz-i meşruanın zevale başladıkları zaman hasıl olan elemleri, emsalinin vürûd ve gelmekte olduklarını göstermekle izale eder. Ve keza nimetlerin devam edip tenakus etmemesini, nimetlerin menbaını göstermekle temin eder. | İman nuru, lezaiz-i meşruanın zevale başladıkları zaman hasıl olan elemleri, emsalinin vürûd ve gelmekte olduklarını göstermekle izale eder. Ve keza nimetlerin devam edip tenakus etmemesini, nimetlerin menbaını göstermekle temin eder. | ||
67. satır: | 74. satır: | ||
== BEŞİNCİ NOKTA == | == BEŞİNCİ NOKTA == | ||
İnsan, şu mevcudattan kendisine düşman ve ecnebi tevehhüm ettiği veya ölüler, yetimler gibi hayatsız, perişan vehmettiği şeyleri nur-u iman, ahbap ve kardeş sıfatıyla gösterir ve hayattar tesbihhan (tesbih eden) şeklinde irae eder. | İnsan, şu mevcudattan kendisine düşman ve ecnebi tevehhüm ettiği veya ölüler, yetimler gibi hayatsız, perişan vehmettiği şeyleri nur-u iman, ahbap ve kardeş sıfatıyla gösterir ve hayattar tesbihhan (tesbih eden) şeklinde irae eder. | ||
78. satır: | 86. satır: | ||
== ALTINCI NOKTA == | == ALTINCI NOKTA == | ||
Nur-u iman, dünya ve âhiret âlemlerini çeşit çeşit nimetlere zarf iki sofra ile tasvir eder ki mü’min olan kimse iman eliyle ve zâhirî, bâtınî duygularıyla ve manevî, ruhî olan letaifiyle o sofralardan istifade ediyor. Dalalet nazarında ise zevi’l-hayatın daire-i istifadesi küçülür, maddî lezzetlere münhasırdır. | Nur-u iman, dünya ve âhiret âlemlerini çeşit çeşit nimetlere zarf iki sofra ile tasvir eder ki mü’min olan kimse iman eliyle ve zâhirî, bâtınî duygularıyla ve manevî, ruhî olan letaifiyle o sofralardan istifade ediyor. Dalalet nazarında ise zevi’l-hayatın daire-i istifadesi küçülür, maddî lezzetlere münhasırdır. | ||
İman nazarında, semavat ve arzı ihata eden bir daire kadar tevessü eder. Evet bir mü’min, güneşi kendi hanesinin damında asılmış bir lüküs; kameri bir idare lambası addedebilir. Ve bu itibarla şems, kamer kendisine birer nimet olur. Binaenaleyh mü’min olan zatın daire-i istifadesi semavattan daha geniş olur. Evet, Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan | İman nazarında, semavat ve arzı ihata eden bir daire kadar tevessü eder. Evet bir mü’min, güneşi kendi hanesinin damında asılmış bir lüküs; kameri bir idare lambası addedebilir. Ve bu itibarla şems, kamer kendisine birer nimet olur. Binaenaleyh mü’min olan zatın daire-i istifadesi semavattan daha geniş olur. Evet, Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan وَ سَخَّرَ لَكُمُ الشَّم۟سَ وَ ال۟قَمَرَ وَ سَخَّرَ لَكُم۟ مَا فِى ال۟بَرِّ وَال۟بَح۟رِ âyetlerin belâgatıyla imandan neş’et eden şu hârika ihsanlara, in’amlara işaret ediyor. | ||
== YEDİNCİ NOKTA == | |||
Nur-u iman ile bilinir ki Allah’ın varlığı, bütün nimetlerin fevkinde öyle büyük bir nimettir ki sonsuz nimetlerin envaını, nihayetsiz ihsanların cinslerini, sayısız atiyyelerin sınıflarını hâvi bir menba ve bir kaynaktır. Binaenaleyh zerrat-ı âlemin adedince iman nimetine hamd ü sena etmek bir borçtur. Risale-i Nur’un eczasında bir kısmına işaretler yapılmıştır. Maahâzâ iman-ı billahtan bahseden Risale-i Nur’un cüzleri, bu nimetten perdeyi kaldırarak gösteriyor. | Nur-u iman ile bilinir ki Allah’ın varlığı, bütün nimetlerin fevkinde öyle büyük bir nimettir ki sonsuz nimetlerin envaını, nihayetsiz ihsanların cinslerini, sayısız atiyyelerin sınıflarını hâvi bir menba ve bir kaynaktır. Binaenaleyh zerrat-ı âlemin adedince iman nimetine hamd ü sena etmek bir borçtur. Risale-i Nur’un eczasında bir kısmına işaretler yapılmıştır. Maahâzâ iman-ı billahtan bahseden Risale-i Nur’un cüzleri, bu nimetten perdeyi kaldırarak gösteriyor. | ||
104. satır: | 110. satır: | ||
== SEKİZİNCİ NOKTA == | == SEKİZİNCİ NOKTA == | ||
Öyle bir Allah’a hamdolsun ki kâinat ile tabir edilen şu kitab-ı kebir ve onun tefsiri olan Kur’an-ı Azîmüşşan’ın beyanına göre, bütün bablarıyla fasılları ve bütün sahifeleriyle satırları ve bütün kelimatıyla harfleri, o Zat-ı Akdes’e sıfât-ı cemaliye ve kemaliyesini izhar ile hamd ü senahandır. | Öyle bir Allah’a hamdolsun ki kâinat ile tabir edilen şu kitab-ı kebir ve onun tefsiri olan Kur’an-ı Azîmüşşan’ın beyanına göre, bütün bablarıyla fasılları ve bütün sahifeleriyle satırları ve bütün kelimatıyla harfleri, o Zat-ı Akdes’e sıfât-ı cemaliye ve kemaliyesini izhar ile hamd ü senahandır. | ||
115. satır: | 122. satır: | ||
== DOKUZUNCU NOKTA == | == DOKUZUNCU NOKTA == | ||
'''(*<ref>*Bu gibi şifrelerin anahtarı bende yoktur ki açayım. Maahâzâ oruçlu bir kafa, ne o şifreleri açabilir ve ne o darbları yapabilir. kusura bakmayınız. Bu kadarı da ancak yine müellifinin manevî yardımıyla ve Leyle-i Kadrin bereketiyle ve Mevlana’nın komşuluğundan istifade ile yapabildim. | '''(*<ref>*Bu gibi şifrelerin anahtarı bende yoktur ki açayım. Maahâzâ oruçlu bir kafa, ne o şifreleri açabilir ve ne o darbları yapabilir. kusura bakmayınız. Bu kadarı da ancak yine müellifinin manevî yardımıyla ve Leyle-i Kadrin bereketiyle ve Mevlana’nın komşuluğundan istifade ile yapabildim. | ||
132. satır: | 140. satır: | ||
<center> [[Sekizinci Şuâ]] ⇐ | [[Şualar]] | ⇒ [[Eddâî]] </center> | <center> [[Sekizinci Şuâ]] ⇐ | [[Şualar]] | ⇒ [[Eddâî]] </center> | ||
------ | ------ | ||
</translate> |
düzenleme