İçeriğe atla

Emirdağ Lahikası 2. Kitap 98. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark

düzenleme özeti yok
("'''Kalbe İhtar Edilen''' '''İçtimaî Hayatımıza Ait Bir Hakikat''' Bu vatanda şimdilik dört parti var: Biri Halk Partisi, biri Demokrat, biri Millet, diğeri İttihad-ı İslâm’dır. '''İttihad-ı İslâm Partisi:''' Yüzde altmış yetmişi tam mütedeyyin olmak şartıyla, şimdiki siyaset başına geçebilir. Dini, siyasete âlet etmemeye belki siyaseti dine âlet etmeye çalışabilir. Fakat çok zamandan beri terbiye-i İslâmiye zedel..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
 
Değişiklik özeti yok
1. satır: 1. satır:
'''Kalbe İhtar Edilen'''
<languages/>
 
<translate>
'''İçtimaî Hayatımıza Ait Bir Hakikat'''
'''Kalbe İhtar Edilen İçtimaî Hayatımıza Ait Bir Hakikat'''


Bu vatanda şimdilik dört parti var: Biri Halk Partisi, biri Demokrat, biri Millet, diğeri İttihad-ı İslâm’dır.
Bu vatanda şimdilik dört parti var: Biri Halk Partisi, biri Demokrat, biri Millet, diğeri İttihad-ı İslâm’dır.
9. satır: 9. satır:
'''Halk Partisi ise:''' Hakikaten acib ve zevkli bir rüşvet-i umumîyi kanunlar perdesinde bazı memurlara verdikleri için yirmi sekiz senelik bütün cinayatıyla başkaların cinayatı ve İttihatçıların mason kısmının seyyiatları da o partiye yükletildiği halde, Demokratlara bir cihette galip hükmündedirler. Çünkü ubudiyetin noksaniyetiyle enaniyet kuvvet bulur, nemrutçuluklar çoğalır. Bu benlik zamanında, memuriyet hakikatte bir hizmetkârlık olduğu halde; bir hâkimiyet, bir ağalık, bir nemrutçuluk ile nefse gayet zevkli bir hâkimiyet mertebesini bir kısım memurlara rüşvet olarak verdiği için bütün o acib cinayetlerle ve kendinden olmayan ceridelerin neşriyatıyla beraber bana yapılan muamelelerinden hissettim ki bir cihette manen Demokratlara galip geliyorlar.
'''Halk Partisi ise:''' Hakikaten acib ve zevkli bir rüşvet-i umumîyi kanunlar perdesinde bazı memurlara verdikleri için yirmi sekiz senelik bütün cinayatıyla başkaların cinayatı ve İttihatçıların mason kısmının seyyiatları da o partiye yükletildiği halde, Demokratlara bir cihette galip hükmündedirler. Çünkü ubudiyetin noksaniyetiyle enaniyet kuvvet bulur, nemrutçuluklar çoğalır. Bu benlik zamanında, memuriyet hakikatte bir hizmetkârlık olduğu halde; bir hâkimiyet, bir ağalık, bir nemrutçuluk ile nefse gayet zevkli bir hâkimiyet mertebesini bir kısım memurlara rüşvet olarak verdiği için bütün o acib cinayetlerle ve kendinden olmayan ceridelerin neşriyatıyla beraber bana yapılan muamelelerinden hissettim ki bir cihette manen Demokratlara galip geliyorlar.


Halbuki İslâmiyet’in bir kanun-u esasîsi olan hadîs-i şerifte
Halbuki İslâmiyet’in bir kanun-u esasîsi olan hadîs-i şerifte سَيِّدُ ال۟قَو۟مِ خَادِمُهُم۟ yani '''memuriyet, emirlik ise reislik değil; millete bir hizmetkârlıktır.''' Demokratlık, hürriyet-i vicdan, İslâmiyet’in bu kanun-u esasîsine dayanabilir. Çünkü kuvvet kanunda olmazsa şahsa geçer. İstibdat mutlak keyfî olur.
 
سَيِّدُ ال۟قَو۟مِ خَادِمُهُم۟ yani '''memuriyet, emirlik ise reislik değil; millete bir hizmetkârlıktır.''' Demokratlık, hürriyet-i vicdan, İslâmiyet’in bu kanun-u esasîsine dayanabilir. Çünkü kuvvet kanunda olmazsa şahsa geçer. İstibdat mutlak keyfî olur.


'''Millet Partisi ise:''' Eğer İttihad-ı İslâm’daki esas olan İslâmiyet milliyeti ki Türkçülük onun içinde mezcolmuş bir millet olsa o, Demokratın manasındadır. Dindar Demokratlara iltihak etmeye mecbur olur. Frenk illeti tabir ettiğimiz ırkçılık, unsurculuk fikriyle Avrupa, âlem-i İslâm’ı parçalamak için içimize bu Frenk illetini aşılamış. Fakat bu hastalık ve fikir, gayet zevkli ve cazibedar bir halet-i ruhiye verdiği için pek çok zararları ve tehlikeleriyle beraber, bu zevk hatırı için her millet cüz’î küllî bu fikre iştiyak gösteriyorlar.
'''Millet Partisi ise:''' Eğer İttihad-ı İslâm’daki esas olan İslâmiyet milliyeti ki Türkçülük onun içinde mezcolmuş bir millet olsa o, Demokratın manasındadır. Dindar Demokratlara iltihak etmeye mecbur olur. Frenk illeti tabir ettiğimiz ırkçılık, unsurculuk fikriyle Avrupa, âlem-i İslâm’ı parçalamak için içimize bu Frenk illetini aşılamış. Fakat bu hastalık ve fikir, gayet zevkli ve cazibedar bir halet-i ruhiye verdiği için pek çok zararları ve tehlikeleriyle beraber, bu zevk hatırı için her millet cüz’î küllî bu fikre iştiyak gösteriyorlar.
17. satır: 15. satır:
Şimdiki terbiye-i İslâmiyenin zafiyetiyle ve terbiye-i medeniyenin galebesiyle ekseriyet kazanarak başa geçerse, ekseriyet teşkil etmeyen ve ancak yüzde otuzu hakiki Türk olan ve yüzde yetmişi başka unsurlardan olanlar hem hakiki Türklerin hem hâkimiyet-i İslâmiyenin aleyhine cephe almaya mecbur olacaklar.
Şimdiki terbiye-i İslâmiyenin zafiyetiyle ve terbiye-i medeniyenin galebesiyle ekseriyet kazanarak başa geçerse, ekseriyet teşkil etmeyen ve ancak yüzde otuzu hakiki Türk olan ve yüzde yetmişi başka unsurlardan olanlar hem hakiki Türklerin hem hâkimiyet-i İslâmiyenin aleyhine cephe almaya mecbur olacaklar.


Çünkü İslâmiyet’in bir kanun-u esasîsi olan bu âyet-i kerîme
Çünkü İslâmiyet’in bir kanun-u esasîsi olan bu âyet-i kerîme وَ لَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِز۟رَ اُخ۟رٰى dır. Yani birisinin günahıyla başkası muaheze ve mes’ul olmaz. Halbuki ırkçılık damarıyla, bir adamın cinayetiyle masum bir kardeşini belki de akrabasını belki de aşiretinin efradını öldürmekte kendini haklı zanneder. O vakit hakiki adalet yapılmadığı gibi şiddetli bir zulüm de yol bulur. Çünkü “Bir masumun hakkı, yüz caniye feda edilmez.” diye İslâmiyet’in bir kanun-u esasîsidir. Bu ise çok ehemmiyetli bir mesele-i vataniyedir ve hâkimiyet-i İslâmiyeye büyük bir tehlikedir.
 
وَ لَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِز۟رَ اُخ۟رٰى
 
dır. Yani birisinin günahıyla başkası muaheze ve mes’ul olmaz. Halbuki ırkçılık damarıyla, bir adamın cinayetiyle masum bir kardeşini belki de akrabasını belki de aşiretinin efradını öldürmekte kendini haklı zanneder. O vakit hakiki adalet yapılmadığı gibi şiddetli bir zulüm de yol bulur. Çünkü “Bir masumun hakkı, yüz caniye feda edilmez.” diye İslâmiyet’in bir kanun-u esasîsidir. Bu ise çok ehemmiyetli bir mesele-i vataniyedir ve hâkimiyet-i İslâmiyeye büyük bir tehlikedir.


Madem hakikat budur, ey dindar ve dine hürmetkâr Demokratlar! Siz bu iki partinin gayet kuvvetli ve zevkli ve cazibedar nokta-i istinadlarına mukabil, daha ziyade maddî ve manevî cazibedar nokta-i istinad olan hakaik-i İslâmiyeyi nokta-i istinad yapmaya mecbursunuz. Yoksa sizin yapmadığınız eskiden beri cinayetleri, nasıl eski partiye yüklüyorlarsa size de yükleyip; Halkçılar ırkçılığı elde edip tam sizi mağlup etmeye bir ihtimal-i kavî ile hissettim ve İslâmiyet namına telaş ediyorum.
Madem hakikat budur, ey dindar ve dine hürmetkâr Demokratlar! Siz bu iki partinin gayet kuvvetli ve zevkli ve cazibedar nokta-i istinadlarına mukabil, daha ziyade maddî ve manevî cazibedar nokta-i istinad olan hakaik-i İslâmiyeyi nokta-i istinad yapmaya mecbursunuz. Yoksa sizin yapmadığınız eskiden beri cinayetleri, nasıl eski partiye yüklüyorlarsa size de yükleyip; Halkçılar ırkçılığı elde edip tam sizi mağlup etmeye bir ihtimal-i kavî ile hissettim ve İslâmiyet namına telaş ediyorum.
33. satır: 27. satır:
'''Said Nursî'''
'''Said Nursî'''


Ve bu hakikate yakînen şahit olup tasdik eden
Ve bu hakikate yakînen şahit olup tasdik eden Risale-i Nur talebeleri:


Risale-i Nur talebeleri:
'''Mehmed Çalışkan, Mustafa Acet, Hamza, Sadık, Halîm, Raşid, Ahmed Hüsrev, Sungur, Tahirî, Nuri''' vesaire…


'''Mehmed Çalışkan, Mustafa Acet, Hamza,'''
'''Hâşiye:''' Üstad diyor ki: Bu içtimaî, siyasî mesele mücmel olarak ihtar edildi. Ve tabiratta lüzumsuz zararlı kelimeleri siz tebdil edebilirsiniz. Merkezlerden münasip gördüğünüz yerlere sû-i tesir yapmamak şartıyla gönderebilirsiniz.
 
'''Sadık, Halîm, Raşid, Ahmed Hüsrev,'''
 
'''Sungur, Tahirî, Nuri''' vesaire…


'''Hâşiye:''' Üstad diyor ki: Bu içtimaî, siyasî mesele mücmel olarak ihtar edildi. Ve tabiratta lüzumsuz zararlı kelimeleri siz tebdil edebilirsiniz. Merkezlerden münasip gördüğünüz yerlere sû-i tesir yapmamak şartıyla gönderebilirsiniz.
------
<center> [[Emirdağ Lahikası 2. Kitap 97. Mektup]] ⇐ | [[Emirdağ Lahikası]] | ⇒ [[Emirdağ Lahikası 2. Kitap 99. Mektup]] </center>
------


<nowiki>*</nowiki> * *
</translate>