77.975
düzenleme
Değişiklik özeti yok |
Değişiklik özeti yok |
||
338. satır: | 338. satır: | ||
İşte bu müthiş haber, onda tarifin fevkinde bir tesir uyandırmıştı. İstidadı şimşek gibi alevli, duyguları ve bütün letaifi uyanık ve ilim, irfan, ihlas, cesaret ve şecaat gibi hârika inayet ve seciyelere mazhar olan Bediüzzaman’ın, bu havadis üzerine: '''“Kur’an’ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim!”''' diye kuvvetli bir niyet ruhunda uyanır ve bu sâikle çalışır. '''(Hâşiye'''<ref>'''Hâşiye:''' Said Nursî, altmış beş sene evvel Van’da Vali Tahir Paşa’nın yanında iken okuduğu bir gazetede, İngiliz Müstemlekat Nâzırı’nın İngiliz Meclis-i Mebusanında elinde Kur’an’ı göstererek “Bu Kur’an, Müslümanların elinde kaldıkça biz onlara hakiki hâkim olamayız. Ya Kur’an’ı ortadan kaldırmalıyız veya onları Kur’an’dan soğutmalıyız.” sözü üzerine, ruhunda bir feveran ve nihayetsiz bir gayret uyanır. Kur’an’ın bir mu’cize olduğunu ispat ederek her tarafa neşretmek ve kâfirleri tam susturmak ister, buna kat’î karar verir. Van’da bulunduğu on beş sene müddet içerisinde hıfzına aldığı seksenden ziyade kitabı ezbere devrettiği gibi âlem-i İslâm’ın hal-i hazırda durumu hakkında da gerekli her türlü malûmatı elde eder. | İşte bu müthiş haber, onda tarifin fevkinde bir tesir uyandırmıştı. İstidadı şimşek gibi alevli, duyguları ve bütün letaifi uyanık ve ilim, irfan, ihlas, cesaret ve şecaat gibi hârika inayet ve seciyelere mazhar olan Bediüzzaman’ın, bu havadis üzerine: '''“Kur’an’ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim!”''' diye kuvvetli bir niyet ruhunda uyanır ve bu sâikle çalışır. '''(Hâşiye'''<ref>'''Hâşiye:''' Said Nursî, altmış beş sene evvel Van’da Vali Tahir Paşa’nın yanında iken okuduğu bir gazetede, İngiliz Müstemlekat Nâzırı’nın İngiliz Meclis-i Mebusanında elinde Kur’an’ı göstererek “Bu Kur’an, Müslümanların elinde kaldıkça biz onlara hakiki hâkim olamayız. Ya Kur’an’ı ortadan kaldırmalıyız veya onları Kur’an’dan soğutmalıyız.” sözü üzerine, ruhunda bir feveran ve nihayetsiz bir gayret uyanır. Kur’an’ın bir mu’cize olduğunu ispat ederek her tarafa neşretmek ve kâfirleri tam susturmak ister, buna kat’î karar verir. Van’da bulunduğu on beş sene müddet içerisinde hıfzına aldığı seksenden ziyade kitabı ezbere devrettiği gibi âlem-i İslâm’ın hal-i hazırda durumu hakkında da gerekli her türlü malûmatı elde eder. | ||
<br> | |||
Nazirsiz bir allâme olan Bediüzzaman, daha genç yaşında görünen müstesna zekâ ve ilminden de anlaşıldığı gibi sair emsalleri fevkinde kendisine ayrıca hikmet-i Kur’aniye talim edilmişti. Kendisi, asr-ı hazırın ihtiyacını karşılayacak, zamanın ilmî ve edebî seviyesinin fevkinde bütün dünyaya Kur’an’ın mu’cize olduğunu ispat ve herkesi ikna edebilecek bir kabiliyet, metanet, emel ve fedakârlık taşıyordu. | Nazirsiz bir allâme olan Bediüzzaman, daha genç yaşında görünen müstesna zekâ ve ilminden de anlaşıldığı gibi sair emsalleri fevkinde kendisine ayrıca hikmet-i Kur’aniye talim edilmişti. Kendisi, asr-ı hazırın ihtiyacını karşılayacak, zamanın ilmî ve edebî seviyesinin fevkinde bütün dünyaya Kur’an’ın mu’cize olduğunu ispat ve herkesi ikna edebilecek bir kabiliyet, metanet, emel ve fedakârlık taşıyordu. | ||
<br> | |||
Bir buğday tanesi kadar çam çekirdeğinden dağ gibi bir ağacın zuhuru, kudret-i İlahiyeyi açıkça gösterdiği gibi; maddî hiçbir kuvvete sahib olmayan, bilakis mazlum ve bir nevi elleri kolları bağlı bir vaziyette Bediüzzaman’ın çekirdek-misal hayatı ve hizmetiyle tarihin en dehşetli bir devrinde hem Anadolu hem âlem-i İslâm hem dünyanın ekserisine de maddeten tesir edecek ve zihniyetlerini değiştirecek manevî, küllî ve cihanşümul bir inkişafın zuhuru; aynen bir kudret-i mutlaka ve istihdam-ı İlahî ve sevk-i Rabbanî ile olduğu akla ve kalbe görünmektedir. | Bir buğday tanesi kadar çam çekirdeğinden dağ gibi bir ağacın zuhuru, kudret-i İlahiyeyi açıkça gösterdiği gibi; maddî hiçbir kuvvete sahib olmayan, bilakis mazlum ve bir nevi elleri kolları bağlı bir vaziyette Bediüzzaman’ın çekirdek-misal hayatı ve hizmetiyle tarihin en dehşetli bir devrinde hem Anadolu hem âlem-i İslâm hem dünyanın ekserisine de maddeten tesir edecek ve zihniyetlerini değiştirecek manevî, küllî ve cihanşümul bir inkişafın zuhuru; aynen bir kudret-i mutlaka ve istihdam-ı İlahî ve sevk-i Rabbanî ile olduğu akla ve kalbe görünmektedir. | ||
<br> | |||
Filhakika bir eserinde tahdis-i nimet suretinde hizmet-i imaniyeye ait inayet-i İlahiyeden bahsederken şöyle der: | Filhakika bir eserinde tahdis-i nimet suretinde hizmet-i imaniyeye ait inayet-i İlahiyeden bahsederken şöyle der: | ||
<br> | |||
Eski Harb-i Umumî’de ve daha evvellerinde bir vakıa-i sadıkada görüyorum ki Ararat Dağı denilen meşhur Ağrı Dağı’nın altındayım. Birden o dağ, müthiş infilak etti. Dağlar gibi parçaları, dünyanın her tarafına dağıttı. O dehşet içinde baktım ki merhum validem yanımdadır. Dedim: | Eski Harb-i Umumî’de ve daha evvellerinde bir vakıa-i sadıkada görüyorum ki Ararat Dağı denilen meşhur Ağrı Dağı’nın altındayım. Birden o dağ, müthiş infilak etti. Dağlar gibi parçaları, dünyanın her tarafına dağıttı. O dehşet içinde baktım ki merhum validem yanımdadır. Dedim: | ||
<br> | |||
“Ana korkma! Cenab-ı Hakk’ın emridir. O hem Rahîm’dir hem Hakîm’dir.” | “Ana korkma! Cenab-ı Hakk’ın emridir. O hem Rahîm’dir hem Hakîm’dir.” | ||
<br> | |||
Birden o halette iken baktım ki mühim bir zat bana âmirane diyor ki: | Birden o halette iken baktım ki mühim bir zat bana âmirane diyor ki: | ||
<br> | |||
“İ’caz-ı Kur’an’ı beyan et!” | “İ’caz-ı Kur’an’ı beyan et!” | ||
<br> | |||
Uyandım, anladım ki: Bir büyük infilak olacak. O infilak ve inkılabdan sonra Kur’an etrafındaki surlar kırılacak. Doğrudan doğruya Kur’an, kendi kendini müdafaa edecek. Ve Kur’an’a hücum edilecek; i’cazı, onun çelik bir zırhı olacak. Ve şu i’cazın bir nevini şu zamanda izharına, haddimin fevkinde olarak benim gibi bir adam namzet olacak ve namzet olduğumu anladım.</ref>''')''' | Uyandım, anladım ki: Bir büyük infilak olacak. O infilak ve inkılabdan sonra Kur’an etrafındaki surlar kırılacak. Doğrudan doğruya Kur’an, kendi kendini müdafaa edecek. Ve Kur’an’a hücum edilecek; i’cazı, onun çelik bir zırhı olacak. Ve şu i’cazın bir nevini şu zamanda izharına, haddimin fevkinde olarak benim gibi bir adam namzet olacak ve namzet olduğumu anladım.</ref>''')''' | ||
düzenleme