82.619
düzenleme
Değişiklik özeti yok |
Değişiklik özeti yok |
||
361. satır: | 361. satır: | ||
— Şark ulemasını ilzam ediyorsun fakat İstanbul’a gidip o denizdeki büyük balıklara da meydan okuyabilecek misin, demişti. | — Şark ulemasını ilzam ediyorsun fakat İstanbul’a gidip o denizdeki büyük balıklara da meydan okuyabilecek misin, demişti. | ||
İstanbul’a gelir gelmez ulemayı münazaraya davet etti. Bunun üzerine İstanbul’daki meşhur âlimler grup grup ziyarete gelip sualler soruyorlar ve o, hepsinin de cevaplarını sahih olarak veriyordu. Bundan maksadı, Şarkî Anadolu’daki ilim ve irfan faaliyetine nazar-ı dikkati celbetmekti. Yoksa Molla Said, kat’iyen hodfüruşluğu sevmezdi. Her türlü gösteriş ve âlâyişten müberra olarak hareket ederdi. İlim, cesaret, hâfıza ve zekâ itibarıyla pek hârika idi. Aynı derecede belki daha ziyade olarak hâlis ve muhlis idi. Tasannu ve tekellüften kat’iyen hoşlanmazdı. İstanbul’daki ikametgâhının kapısında şöyle bir levha asılı idi: “Burada her müşkül halledilir, her suale cevap verilir fakat sual sorulmaz.” (Hâşiye) | İstanbul’a gelir gelmez ulemayı münazaraya davet etti. Bunun üzerine İstanbul’daki meşhur âlimler grup grup ziyarete gelip sualler soruyorlar ve o, hepsinin de cevaplarını sahih olarak veriyordu. Bundan maksadı, Şarkî Anadolu’daki ilim ve irfan faaliyetine nazar-ı dikkati celbetmekti. Yoksa Molla Said, kat’iyen hodfüruşluğu sevmezdi. Her türlü gösteriş ve âlâyişten müberra olarak hareket ederdi. İlim, cesaret, hâfıza ve zekâ itibarıyla pek hârika idi. Aynı derecede belki daha ziyade olarak hâlis ve muhlis idi. Tasannu ve tekellüften kat’iyen hoşlanmazdı. İstanbul’daki ikametgâhının kapısında şöyle bir levha asılı idi: “Burada her müşkül halledilir, her suale cevap verilir fakat sual sorulmaz.” '''(Hâşiye'''<ref>'''Hâşiye:''' Burada şunu ilâveten beyan etmek icab eder ki: Said Nursî’nin hayatının son otuz kırk senesinde, din-i İslâm’a ve Kur’an’a hizmet cihetinde fevkalâde bir rahmet ve inayetle Risale-i Nur ihsan edildiğinden ve âlemşümul bir manevî cihad-ı diniye ve hizmet-i Kur’aniyede bulunduğundan anlaşılmış ve sonra kendileri de bir manevî ihtarla kaleme almışlardır ki onun hayatı bir intizam dairesinde geçiyordu. Yani ileride mühim bir hizmet-i Kur’aniyede bulunacağı için Cenab-ı Hak o hizmet-i Kur’aniyeye zemin hazırlamak hikmetiyle, Said’i fevka’l-had şartlar içerisinde ve fevkalâde inayet altında hârika bir zekâ ve deha ile mücehhez olarak istihdam ve istimal ediyordu. Onun için Tarihçe-i Hayat’ın başında beyan edildiği vecihle, onun hayat ve ahvaline bu nokta-i nazarla bakmak lâzımdır. Ve hattâ kendisi Hürriyet’ten evvel birçok talebelerine, dostlarına: | ||
— Bir nur görüyorum, istikbale büyük ümitlerle bakıyorum, diye ehemmiyetli bir Kur’an hizmetinin vuku bulacağını haber veriyordu. Bir hiss-i kable’l-vuku ile Risale-i Nur’un şimdiki manevî hizmet-i Kur’aniye ve imaniyesini, o zamanları siyaset âleminde olacak zannedip bütün kuvvetiyle İstanbul’da siyaseti dine, Kur’an’a âlet ederek çalışıyordu.</ref>''')''' | |||
İstanbul’da grup grup gelen ulemanın suallerini cevaplandırıyordu. Genç yaşında böyle bilâ-istisna bütün suallere cevap vermesi ve gayet mukni ve beliğ ifade ve hârika hal ve tavırlarıyla, ehl-i ilmi hayranlıkla takdire sevk ediyordu. Ve “Bediüzzaman” unvanına bihakkın lâyık görüyorlar ve bu fevkalâde zatı, bir “nadire-i hilkat” olarak tavsif ediyorlardı. | İstanbul’da grup grup gelen ulemanın suallerini cevaplandırıyordu. Genç yaşında böyle bilâ-istisna bütün suallere cevap vermesi ve gayet mukni ve beliğ ifade ve hârika hal ve tavırlarıyla, ehl-i ilmi hayranlıkla takdire sevk ediyordu. Ve “Bediüzzaman” unvanına bihakkın lâyık görüyorlar ve bu fevkalâde zatı, bir “nadire-i hilkat” olarak tavsif ediyorlardı. |
düzenleme