64.622
düzenleme
("بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ كَلِمَاتِ ال۟قُر۟اٰنِ وَحُرُوفَاتِهَا '''Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim ve hizmet-i Kur’aniyede kuvvetli, faal, sebatkâr arkadaşlarım!''' Bugünlerde b..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu) |
(Bu sürüm çeviri için işaretlendi) |
||
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 2 değişikliği gösterilmiyor) | |||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | |||
<translate> | |||
<!--T:1--> | |||
بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ | بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ وَ اِن۟ مِن۟ شَى۟ءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَم۟دِهٖ | ||
<!--T:2--> | |||
اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ كَلِمَاتِ ال۟قُر۟اٰنِ وَحُرُوفَاتِهَا | اَلسَّلَامُ عَلَي۟كُم۟ وَ رَح۟مَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ كَلِمَاتِ ال۟قُر۟اٰنِ وَحُرُوفَاتِهَا | ||
<!--T:3--> | |||
'''Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim ve hizmet-i Kur’aniyede kuvvetli, faal, sebatkâr arkadaşlarım!''' | '''Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim ve hizmet-i Kur’aniyede kuvvetli, faal, sebatkâr arkadaşlarım!''' | ||
<!--T:4--> | |||
Bugünlerde benimle altı adam, başta Marangoz Ahmed, âhirinde ben, manevî ihtara binaen birer meseleye medar olmuşuz: | Bugünlerde benimle altı adam, başta Marangoz Ahmed, âhirinde ben, manevî ihtara binaen birer meseleye medar olmuşuz: | ||
<!--T:5--> | |||
'''Birincisi:''' Faal, cidden çalışkan, Risale-i Nur ve Medrese-i Nuriye talebelerinden Marangoz Ahmed’in mektubunda, Eşref namında on yaşında bir masum çocuğun; köyünü, malını terk edip iki gün mesafeden gelip hiç yazı yazmadığı halde, on gün zarfında Risale-i Nur’u yazmaya muvaffak olması, Risale-i Nur’un bir kerameti olduğu gibi Medrese-i Nuriye’nin de hârika bir çiçeğidir deniliyor. | '''Birincisi:''' Faal, cidden çalışkan, Risale-i Nur ve Medrese-i Nuriye talebelerinden Marangoz Ahmed’in mektubunda, Eşref namında on yaşında bir masum çocuğun; köyünü, malını terk edip iki gün mesafeden gelip hiç yazı yazmadığı halde, on gün zarfında Risale-i Nur’u yazmaya muvaffak olması, Risale-i Nur’un bir kerameti olduğu gibi Medrese-i Nuriye’nin de hârika bir çiçeğidir deniliyor. | ||
<!--T:6--> | |||
Evet, biz de deriz ki: Maddî bir kışta güzel çiçeklerin açılması, bir hârika-i kudret olduğu gibi; bu asrın manevî ve dehşetli kışında, Sava karyesinin yani Sava şeceresi bin güzel çiçekler ve cennet meyveleri açması ve Isparta memleket bahçesi, binler gül-ü Muhammedî (asm) çiçekleri açması (Hâşiye<ref>'''Hâşiye:''' Ve her biri “sad berk” olarak yani her bir çiçekte yüz parça yaprak. </ref>) elbette hârika bir mu’cize-i rahmet ve bu memlekete hârika bir keramet-i inayet-i Rabbaniye ve Risale-i Nur talebelerine hârikulâde bir ikram-ı İlahîdir diye itikad edip Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükrederiz. | Evet, biz de deriz ki: Maddî bir kışta güzel çiçeklerin açılması, bir hârika-i kudret olduğu gibi; bu asrın manevî ve dehşetli kışında, Sava karyesinin yani Sava şeceresi bin güzel çiçekler ve cennet meyveleri açması ve Isparta memleket bahçesi, binler gül-ü Muhammedî (asm) çiçekleri açması (Hâşiye<ref>'''Hâşiye:''' Ve her biri “sad berk” olarak yani her bir çiçekte yüz parça yaprak. </ref>) elbette hârika bir mu’cize-i rahmet ve bu memlekete hârika bir keramet-i inayet-i Rabbaniye ve Risale-i Nur talebelerine hârikulâde bir ikram-ı İlahîdir diye itikad edip Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükrederiz. | ||
<!--T:7--> | |||
Marangoz Ahmed’in mektubunda, Darıviran köyünün eski zamanın çalışkan talebelerini andıran fedakâr talebeler, bizi ve eski zaman talebelerini tahassürle yâd eden medreseden yetişme, Risale-i Nur talebelerine derin bir sürur verdi. Medrese-i Nuriye’nin hanımlar talebeleri; evrad-ı Kur’aniye ile dualarıyla, evradlarıyla çalışkan kalemlere manevî yardımları çok güzeldir. Bu havalideki hanımlara da tam bir ders olur. Cenab-ı Hak onlardan ve o medresenin umum talebelerinden ve üstadlarından ebeden razı olsun. | Marangoz Ahmed’in mektubunda, Darıviran köyünün eski zamanın çalışkan talebelerini andıran fedakâr talebeler, bizi ve eski zaman talebelerini tahassürle yâd eden medreseden yetişme, Risale-i Nur talebelerine derin bir sürur verdi. Medrese-i Nuriye’nin hanımlar talebeleri; evrad-ı Kur’aniye ile dualarıyla, evradlarıyla çalışkan kalemlere manevî yardımları çok güzeldir. Bu havalideki hanımlara da tam bir ders olur. Cenab-ı Hak onlardan ve o medresenin umum talebelerinden ve üstadlarından ebeden razı olsun. | ||
<!--T:8--> | |||
Ahmed’in rüyası çok mübarek ve güzeldir. Hazret-i İsa’nın (as) kuvvetli sadâsını işitmek, İsevîlerden kuvvetli bir imdat Hizbü’l-Kur’an’a iltihak etmeye işaret olabilir. | Ahmed’in rüyası çok mübarek ve güzeldir. Hazret-i İsa’nın (as) kuvvetli sadâsını işitmek, İsevîlerden kuvvetli bir imdat Hizbü’l-Kur’an’a iltihak etmeye işaret olabilir. | ||
<!--T:9--> | |||
'''İkinci Adam ve Meselesi:''' Risale-i Nur talebelerinden bir genç hâfız, pek çok adamların dedikleri gibi dedi: “Bende unutkanlık hastalığı tezayüd ediyor, ne yapayım?” Ben de dedim: Mümkün oldukça nâmahreme nazar etme. Çünkü rivayet var. İmam-ı Şafiî’nin (ra) dediği gibi: “Haram nazar, nisyan verir.” | '''İkinci Adam ve Meselesi:''' Risale-i Nur talebelerinden bir genç hâfız, pek çok adamların dedikleri gibi dedi: “Bende unutkanlık hastalığı tezayüd ediyor, ne yapayım?” Ben de dedim: Mümkün oldukça nâmahreme nazar etme. Çünkü rivayet var. İmam-ı Şafiî’nin (ra) dediği gibi: “Haram nazar, nisyan verir.” | ||
<!--T:10--> | |||
Evet, ehl-i İslâm’da nazar-ı haram ziyadeleştikçe hevesat-ı nefsaniye heyecana gelip vücudunda sû-i istimalat ile israfa girer. Haftada birkaç defa gusle mecbur olur. Ondan, tıbben kuvve-i hâfızasına zaaf gelir. | Evet, ehl-i İslâm’da nazar-ı haram ziyadeleştikçe hevesat-ı nefsaniye heyecana gelip vücudunda sû-i istimalat ile israfa girer. Haftada birkaç defa gusle mecbur olur. Ondan, tıbben kuvve-i hâfızasına zaaf gelir. | ||
<!--T:11--> | |||
Evet, bu asırda açık saçıklık yüzünden hususan bu memalik-i harrede o sû-i nazardan sû-i istimalat, umumî bir unutkanlık hastalığını netice vermeye başlıyor. Herkes cüz’î küllî o şekvadadır. İşte bu umumî hastalığın tezayüdüyle, hadîs-i şerifin verdiği müthiş bir haberin tevili ucunda görünüyor. Ferman etmiş ki: “Âhir zamanda, hâfızların göğsünden Kur’an nez’ediliyor, çıkıyor, unutuluyor.” Demek bu hastalık dehşetlenecek, hıfz-ı Kur’an’a bu sû-i nazarla bazılarda set çekilecek, o hadîsin tevilini gösterecek. لَا يَع۟لَمُ ال۟غَي۟بَ اِلَّا اللّٰهُ | Evet, bu asırda açık saçıklık yüzünden hususan bu memalik-i harrede o sû-i nazardan sû-i istimalat, umumî bir unutkanlık hastalığını netice vermeye başlıyor. Herkes cüz’î küllî o şekvadadır. İşte bu umumî hastalığın tezayüdüyle, hadîs-i şerifin verdiği müthiş bir haberin tevili ucunda görünüyor. Ferman etmiş ki: “Âhir zamanda, hâfızların göğsünden Kur’an nez’ediliyor, çıkıyor, unutuluyor.” Demek bu hastalık dehşetlenecek, hıfz-ı Kur’an’a bu sû-i nazarla bazılarda set çekilecek, o hadîsin tevilini gösterecek. لَا يَع۟لَمُ ال۟غَي۟بَ اِلَّا اللّٰهُ | ||
<!--T:12--> | |||
'''Üçüncü Adam ve Meselesi:''' Bizlerle pek çok alâkadar bir zat çok defa dehşetli şekva ediyor ki: “Ben adam olamıyorum, gittikçe fenalaşıyorum, manevî hizmetlerimin neticelerini göremiyorum.” diye meded istiyor. Ona yazıyoruz ki: | '''Üçüncü Adam ve Meselesi:''' Bizlerle pek çok alâkadar bir zat çok defa dehşetli şekva ediyor ki: “Ben adam olamıyorum, gittikçe fenalaşıyorum, manevî hizmetlerimin neticelerini göremiyorum.” diye meded istiyor. Ona yazıyoruz ki: | ||
<!--T:13--> | |||
“Bu dünya dârü’l-hizmettir, ücret almak yeri değildir. A’mal-i salihanın ücretleri, meyveleri, nurları berzahta, âhirettedir. O bâki meyveleri bu dünyaya çekmek ve bu dünyada onları istemek, âhireti dünyaya tabi etmek demektir. O amel-i salihin ihlası kırılır, nuru gider. Evet o meyveler istenilmez, niyet edilmez. Verilse teşvik için verildiğini düşünüp şükreder.” | “Bu dünya dârü’l-hizmettir, ücret almak yeri değildir. A’mal-i salihanın ücretleri, meyveleri, nurları berzahta, âhirettedir. O bâki meyveleri bu dünyaya çekmek ve bu dünyada onları istemek, âhireti dünyaya tabi etmek demektir. O amel-i salihin ihlası kırılır, nuru gider. Evet o meyveler istenilmez, niyet edilmez. Verilse teşvik için verildiğini düşünüp şükreder.” | ||
<!--T:14--> | |||
Evet bu asırda, bir iki mektupta beyan edildiği gibi o derece hayat-ı dünyeviye damarına dokunmuş ve yaralamış ve heyecana getirmiş ki mübarek ve ihtiyar ve hoca ve ehl-i salahat olan bir zat dahi dünyada bir nevi hayat-ı uhreviye ezvakını istiyor; birinci derecede, dünyada zevk-i hayat onda hükmediyor. | Evet bu asırda, bir iki mektupta beyan edildiği gibi o derece hayat-ı dünyeviye damarına dokunmuş ve yaralamış ve heyecana getirmiş ki mübarek ve ihtiyar ve hoca ve ehl-i salahat olan bir zat dahi dünyada bir nevi hayat-ı uhreviye ezvakını istiyor; birinci derecede, dünyada zevk-i hayat onda hükmediyor. | ||
<!--T:15--> | |||
'''Dördüncüsü:''' Bizimle alâkadar bir zat, pek çokların şekva ettikleri gibi; eskiden şiddetli bir tarîkatta okuduğu evradındaki zevk ve şevkini kaybettiğini ve sıkıntı ve uyku galebe ettiğini müteessifane şekva etti. Ona dedik: | '''Dördüncüsü:''' Bizimle alâkadar bir zat, pek çokların şekva ettikleri gibi; eskiden şiddetli bir tarîkatta okuduğu evradındaki zevk ve şevkini kaybettiğini ve sıkıntı ve uyku galebe ettiğini müteessifane şekva etti. Ona dedik: | ||
<!--T:16--> | |||
Maddî hava bozulduğu vakit nasıl ki sıkıntı veriyor, asabî sinelerde inkıbaz hali başlıyor; öyle de bazen manevî hava bozuluyor. Hususan maneviyattan yabanileşmiş bu asırda ve bilhassa hevesat ve müştehiyat-ı nefsaniyeyi taammüm etmiş memleketlerde ve hususan şuhur-u muharreme ve şuhur-u mübarekede manevî havayı tasfiye eden âlem-i İslâm’ın intibah ve teveccüh-ü umumîsi, o mübarek şuhurun gitmesiyle tevakkuf etmesinden fırsat bulup havayı bozan dalaletlerin tesirleri zamanında ve bilhassa kış tazyikatı altında, bir derece hayat-ı dünyeviye ve hevesat-ı nefsaniyenin tasallutlarının noksaniyetinden, ehl-i İslâm ve ehl-i imanda, hayat-ı uhreviyeye çalışmak iştiyakı, baharın gelmesiyle hayat-ı dünyeviyenin ve hevesat-ı nefsaniyenin inkişafıyla o iştiyak-ı uhreviyeyi gizlemesi anında elbette böyle kudsî evradlarda zevk, şevk yerinde esnemek ve fütur gelir. Fakat madem خَي۟رُ ال۟اُمُورِ اَح۟مَزُهَا sırrıyla; '''meşakkatli, külfetli, zevksiz, sıkıntılı a’mal-i saliha ve umûr-u hayriye daha kıymetli, daha sevaplıdır; o sıkıntıda, o meşakkatteki ziyade sevabı ve makbuliyeti düşünüp sabır içinde mesrurane şükretmek gerektir.''' | Maddî hava bozulduğu vakit nasıl ki sıkıntı veriyor, asabî sinelerde inkıbaz hali başlıyor; öyle de bazen manevî hava bozuluyor. Hususan maneviyattan yabanileşmiş bu asırda ve bilhassa hevesat ve müştehiyat-ı nefsaniyeyi taammüm etmiş memleketlerde ve hususan şuhur-u muharreme ve şuhur-u mübarekede manevî havayı tasfiye eden âlem-i İslâm’ın intibah ve teveccüh-ü umumîsi, o mübarek şuhurun gitmesiyle tevakkuf etmesinden fırsat bulup havayı bozan dalaletlerin tesirleri zamanında ve bilhassa kış tazyikatı altında, bir derece hayat-ı dünyeviye ve hevesat-ı nefsaniyenin tasallutlarının noksaniyetinden, ehl-i İslâm ve ehl-i imanda, hayat-ı uhreviyeye çalışmak iştiyakı, baharın gelmesiyle hayat-ı dünyeviyenin ve hevesat-ı nefsaniyenin inkişafıyla o iştiyak-ı uhreviyeyi gizlemesi anında elbette böyle kudsî evradlarda zevk, şevk yerinde esnemek ve fütur gelir. Fakat madem خَي۟رُ ال۟اُمُورِ اَح۟مَزُهَا sırrıyla; '''meşakkatli, külfetli, zevksiz, sıkıntılı a’mal-i saliha ve umûr-u hayriye daha kıymetli, daha sevaplıdır; o sıkıntıda, o meşakkatteki ziyade sevabı ve makbuliyeti düşünüp sabır içinde mesrurane şükretmek gerektir.''' | ||
<!--T:17--> | |||
'''Beşincisi:''' Risale-i Nur’un bir talebesi, Risale-i Nur’a çalışamadığının bir sebebi, derd-i maişetin ziyadeleşmesi olduğunu söyledi. Biz de ona dedik: '''Risale-i Nur’a çalışmadığın için derd-i maişet sana şiddetlendi.''' Çünkü bu havalide her talebe itiraf ediyor ve ben de ediyorum ki Risale-i Nur’a çalıştıkça yaşamakta kolaylık ve kalpte ferahlık ve maişette suhulet görüyoruz. | '''Beşincisi:''' Risale-i Nur’un bir talebesi, Risale-i Nur’a çalışamadığının bir sebebi, derd-i maişetin ziyadeleşmesi olduğunu söyledi. Biz de ona dedik: '''Risale-i Nur’a çalışmadığın için derd-i maişet sana şiddetlendi.''' Çünkü bu havalide her talebe itiraf ediyor ve ben de ediyorum ki Risale-i Nur’a çalıştıkça yaşamakta kolaylık ve kalpte ferahlık ve maişette suhulet görüyoruz. | ||
<!--T:18--> | |||
'''Altıncısı:''' Bu bîçare Said’dir. Herkesin arzu ettiği ve istediği ve ferahla kabul ettiği, şahsına karşı hürmet ve muhabbet ve sohbet –fakat Risale-i Nur’a taalluk eden noktalar haricinde– bana ağır geliyor, beni sıkıyor, müteessir ediyor. Tahmin ediyorum ki Risale-i Nur’un yüksek hâsiyetleri ve şakirdlerinin şahs-ı manevîsinin pek büyük meziyetleri, şahsım gibi meslek-i aczde fazla ileri giden bir âciz ve bîçarenin zayıf omuzuna o dağ gibi manalar yüklense altında ezilir, sıkılır diye anladım. | '''Altıncısı:''' Bu bîçare Said’dir. Herkesin arzu ettiği ve istediği ve ferahla kabul ettiği, şahsına karşı hürmet ve muhabbet ve sohbet –fakat Risale-i Nur’a taalluk eden noktalar haricinde– bana ağır geliyor, beni sıkıyor, müteessir ediyor. Tahmin ediyorum ki Risale-i Nur’un yüksek hâsiyetleri ve şakirdlerinin şahs-ı manevîsinin pek büyük meziyetleri, şahsım gibi meslek-i aczde fazla ileri giden bir âciz ve bîçarenin zayıf omuzuna o dağ gibi manalar yüklense altında ezilir, sıkılır diye anladım. | ||
<!--T:19--> | |||
Bu âhirki iki meselede pek kısa kesmeye kâğıt mecbur etti. Nur, Gül ve Lütfü’nün kahraman vârisleri, Mübarekler Yüksek Heyeti ve Medrese-i Nuriye ve masumlar ve ümmi ihtiyarların her birisine binler selâm ediyoruz. | Bu âhirki iki meselede pek kısa kesmeye kâğıt mecbur etti. Nur, Gül ve Lütfü’nün kahraman vârisleri, Mübarekler Yüksek Heyeti ve Medrese-i Nuriye ve masumlar ve ümmi ihtiyarların her birisine binler selâm ediyoruz. | ||
<!--T:20--> | |||
Duanıza muhtaç, size müştak kardeşiniz | Duanıza muhtaç, size müştak kardeşiniz | ||
<!--T:21--> | |||
'''Said Nursî''' | '''Said Nursî''' | ||
<!--T:22--> | |||
------ | |||
<center> [[Kastamonu Lahikası 84. Mektup]] ⇐ | [[Kastamonu Lahikası]] | ⇒ [[Kastamonu Lahikası 86. Mektup]] </center> | |||
------ | |||
</translate> |
düzenleme