Tenvir: Revizyonlar arasındaki fark
("= Tenvir = Mesela küre-i arz; rengârenk, muhtelif ve küçük küçük cam parçalarından farz olunursa her biri başka haysiyetle levnine ve cirmine ve şekline nisbet ile şemsten bir feyiz alacaktır. Şu hayalî feyiz ise ne güneşin zatı ve ne de ayn-ı ziyasıdır. Hem de ziyanın temasili ve elvan-ı seb’asının tesaviri ve güneşin tecellisi olan şu gûnagûn ve rengârenk çiçeklerin elvanı faraza lisana gelseler her biri “Güneş..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu) |
(Bu sürüm çeviri için işaretlendi) |
||
| (Aynı kullanıcının aradaki diğer 2 değişikliği gösterilmiyor) | |||
| 1. satır: | 1. satır: | ||
= Tenvir = | <languages/> | ||
<translate> | |||
= Tenvir = <!--T:1--> | |||
<!--T:2--> | |||
Mesela küre-i arz; rengârenk, muhtelif ve küçük küçük cam parçalarından farz olunursa her biri başka haysiyetle levnine ve cirmine ve şekline nisbet ile şemsten bir feyiz alacaktır. Şu hayalî feyiz ise ne güneşin zatı ve ne de ayn-ı ziyasıdır. Hem de ziyanın temasili ve elvan-ı seb’asının tesaviri ve güneşin tecellisi olan şu gûnagûn ve rengârenk çiçeklerin elvanı faraza lisana gelseler her biri “Güneş benim gibidir.” veyahut “Güneş benim.” diyeceklerdir. | Mesela küre-i arz; rengârenk, muhtelif ve küçük küçük cam parçalarından farz olunursa her biri başka haysiyetle levnine ve cirmine ve şekline nisbet ile şemsten bir feyiz alacaktır. Şu hayalî feyiz ise ne güneşin zatı ve ne de ayn-ı ziyasıdır. Hem de ziyanın temasili ve elvan-ı seb’asının tesaviri ve güneşin tecellisi olan şu gûnagûn ve rengârenk çiçeklerin elvanı faraza lisana gelseler her biri “Güneş benim gibidir.” veyahut “Güneş benim.” diyeceklerdir. | ||
<!--T:3--> | |||
اٰن۟ خَيَالَاتٖى كِه دَامِ اَو۟لِيَاس۟ت۟ عَك۟سِ مَه۟رُويَانِ بُوس۟تَانِ خُدَاس۟ت۟ | اٰن۟ خَيَالَاتٖى كِه دَامِ اَو۟لِيَاس۟ت۟ عَك۟سِ مَه۟رُويَانِ بُوس۟تَانِ خُدَاس۟ت۟ | ||
<!--T:4--> | |||
Fakat ehl-i vahdetü’ş-şuhudun meşrebi, fark ve sahvdır. Ehl-i vahdetü’l-vücudun meşrebi mahv ve sekirdir. Safi meşrep ise meşreb-i ehl-i fark ve sahvdır. | Fakat ehl-i vahdetü’ş-şuhudun meşrebi, fark ve sahvdır. Ehl-i vahdetü’l-vücudun meşrebi mahv ve sekirdir. Safi meşrep ise meşreb-i ehl-i fark ve sahvdır. | ||
<!--T:5--> | |||
تَفَكَّرُوا فٖى اٰلَاءِ اللّٰهِ وَ لَا تَفَكَّرُوا فٖى ذَاتِهٖ فَاِنَّكُم۟ لَن۟ تَق۟دِرُوا | تَفَكَّرُوا فٖى اٰلَاءِ اللّٰهِ وَ لَا تَفَكَّرُوا فٖى ذَاتِهٖ فَاِنَّكُم۟ لَن۟ تَق۟دِرُوا | ||
<!--T:6--> | |||
حَقٖيقَةُ ال۟مَر۟ءِ لَي۟سَ ال۟مَر۟ءُ يُد۟رِكُهَا فَكَي۟فَ كَي۟فِيَّةُ ال۟جَبَّارِ ذِى ال۟قِدَمِ | حَقٖيقَةُ ال۟مَر۟ءِ لَي۟سَ ال۟مَر۟ءُ يُد۟رِكُهَا فَكَي۟فَ كَي۟فِيَّةُ ال۟جَبَّارِ ذِى ال۟قِدَمِ | ||
<!--T:7--> | |||
هُوَ الَّذٖى اَب۟دَعَ ال۟اَش۟يَاءَ وَ اَن۟شَاَهَا فَكَي۟فَ يُد۟رِكُهُ مُس۟تَح۟دَثُ النَّسَمِ | هُوَ الَّذٖى اَب۟دَعَ ال۟اَش۟يَاءَ وَ اَن۟شَاَهَا فَكَي۟فَ يُد۟رِكُهُ مُس۟تَح۟دَثُ النَّسَمِ | ||
<!--T:8--> | |||
Nokta’nın ikinci kısmı, haşir ve melâike ve beka-yı ruha ait olduğundan ve bu hakikatleri kerametli Yirmi Dokuzuncu Söz ve Onuncu Söz gayet parlak bir surette izah ettiğinden onlara havale edilerek buraya dercedilmedi. Üçüncü kısım ise on dört dersten ibaret Nur’un İlk Kapısı namıyla ayrıca neşredildi. | Nokta’nın ikinci kısmı, haşir ve melâike ve beka-yı ruha ait olduğundan ve bu hakikatleri kerametli Yirmi Dokuzuncu Söz ve Onuncu Söz gayet parlak bir surette izah ettiğinden onlara havale edilerek buraya dercedilmedi. Üçüncü kısım ise on dört dersten ibaret Nur’un İlk Kapısı namıyla ayrıca neşredildi. | ||
<!--T:9--> | |||
'''Said Nursî''' | '''Said Nursî''' | ||
< | <!--T:10--> | ||
------ | |||
<center> [[Nokta]] ⇐ | [[Mesnevi-i Nuriye]] | ⇒ [[Münderecât Hakkında]] </center> | |||
------ | |||
</translate> | |||
08.33, 18 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Tenvir
Mesela küre-i arz; rengârenk, muhtelif ve küçük küçük cam parçalarından farz olunursa her biri başka haysiyetle levnine ve cirmine ve şekline nisbet ile şemsten bir feyiz alacaktır. Şu hayalî feyiz ise ne güneşin zatı ve ne de ayn-ı ziyasıdır. Hem de ziyanın temasili ve elvan-ı seb’asının tesaviri ve güneşin tecellisi olan şu gûnagûn ve rengârenk çiçeklerin elvanı faraza lisana gelseler her biri “Güneş benim gibidir.” veyahut “Güneş benim.” diyeceklerdir.
اٰن۟ خَيَالَاتٖى كِه دَامِ اَو۟لِيَاس۟ت۟ عَك۟سِ مَه۟رُويَانِ بُوس۟تَانِ خُدَاس۟ت۟
Fakat ehl-i vahdetü’ş-şuhudun meşrebi, fark ve sahvdır. Ehl-i vahdetü’l-vücudun meşrebi mahv ve sekirdir. Safi meşrep ise meşreb-i ehl-i fark ve sahvdır.
تَفَكَّرُوا فٖى اٰلَاءِ اللّٰهِ وَ لَا تَفَكَّرُوا فٖى ذَاتِهٖ فَاِنَّكُم۟ لَن۟ تَق۟دِرُوا
حَقٖيقَةُ ال۟مَر۟ءِ لَي۟سَ ال۟مَر۟ءُ يُد۟رِكُهَا فَكَي۟فَ كَي۟فِيَّةُ ال۟جَبَّارِ ذِى ال۟قِدَمِ
هُوَ الَّذٖى اَب۟دَعَ ال۟اَش۟يَاءَ وَ اَن۟شَاَهَا فَكَي۟فَ يُد۟رِكُهُ مُس۟تَح۟دَثُ النَّسَمِ
Nokta’nın ikinci kısmı, haşir ve melâike ve beka-yı ruha ait olduğundan ve bu hakikatleri kerametli Yirmi Dokuzuncu Söz ve Onuncu Söz gayet parlak bir surette izah ettiğinden onlara havale edilerek buraya dercedilmedi. Üçüncü kısım ise on dört dersten ibaret Nur’un İlk Kapısı namıyla ayrıca neşredildi.
Said Nursî