Emirdağ Lahikası 1. Kitap 18. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark
("'''Aziz, sıddık kardeşlerim!''' Hem manevî hem maddî birkaç cihette sorulan bir suale mecburiyet tahtında bir cevaptır. '''Sual:''' Neden ne dâhilde ne hariçte bulunan cereyanlara ve bilhassa siyasetli cemaatlere hiçbir alâka peyda etmiyorsun ve Risale-i Nur ve şakirdlerini mümkün olduğu kadar o cereyanlara temastan men’ediyorsun? Halbuki eğer temas etsen ve alâkadar olsan birden binler adam Risale-i Nur dairesine girip parlak hakik..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu) |
(Bu sürüm çeviri için işaretlendi) |
||
(Aynı kullanıcının aradaki bir diğer değişikliği gösterilmiyor) | |||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | |||
<translate> | |||
<!--T:1--> | |||
'''Aziz, sıddık kardeşlerim!''' | '''Aziz, sıddık kardeşlerim!''' | ||
<!--T:2--> | |||
Hem manevî hem maddî birkaç cihette sorulan bir suale mecburiyet tahtında bir cevaptır. | Hem manevî hem maddî birkaç cihette sorulan bir suale mecburiyet tahtında bir cevaptır. | ||
<!--T:3--> | |||
'''Sual:''' Neden ne dâhilde ne hariçte bulunan cereyanlara ve bilhassa siyasetli cemaatlere hiçbir alâka peyda etmiyorsun ve Risale-i Nur ve şakirdlerini mümkün olduğu kadar o cereyanlara temastan men’ediyorsun? Halbuki eğer temas etsen ve alâkadar olsan birden binler adam Risale-i Nur dairesine girip parlak hakikatlerini neşredeceklerdi hem bu kadar sebepsiz sıkıntılara hedef olmayacaktın. | '''Sual:''' Neden ne dâhilde ne hariçte bulunan cereyanlara ve bilhassa siyasetli cemaatlere hiçbir alâka peyda etmiyorsun ve Risale-i Nur ve şakirdlerini mümkün olduğu kadar o cereyanlara temastan men’ediyorsun? Halbuki eğer temas etsen ve alâkadar olsan birden binler adam Risale-i Nur dairesine girip parlak hakikatlerini neşredeceklerdi hem bu kadar sebepsiz sıkıntılara hedef olmayacaktın. | ||
<!--T:4--> | |||
'''Elcevap:''' Bu alâkasızlık ve içtinabın en ehemmiyetli sebebi: '''Mesleğimizin esası olan “ihlas” bizi men’ediyor.''' Çünkü bu gaflet zamanında, hususan tarafgirane mefkûreler sahibi, her şeyi kendi mesleğine âlet ederek hattâ dinini ve uhrevî harekâtını da o dünyevî mesleğe bir nevi âlet hükmüne getiriyor. Halbuki hakaik-i imaniye ve hizmet-i Nuriye-i kudsiye, kâinatta hiçbir şeye âlet olamaz. Rıza-yı İlahîden başka bir gayesi olamaz. Halbuki şimdiki cereyanların tarafgirane çarpışmaları hengâmında bu sırr-ı ihlası muhafaza etmek, dinini dünyaya âlet etmemek müşkülleşmiş. En iyi çare, cereyanların kuvveti yerine, inayet ve tevfik-i İlahiyeye dayanmaktır. | '''Elcevap:''' Bu alâkasızlık ve içtinabın en ehemmiyetli sebebi: '''Mesleğimizin esası olan “ihlas” bizi men’ediyor.''' Çünkü bu gaflet zamanında, hususan tarafgirane mefkûreler sahibi, her şeyi kendi mesleğine âlet ederek hattâ dinini ve uhrevî harekâtını da o dünyevî mesleğe bir nevi âlet hükmüne getiriyor. Halbuki hakaik-i imaniye ve hizmet-i Nuriye-i kudsiye, kâinatta hiçbir şeye âlet olamaz. Rıza-yı İlahîden başka bir gayesi olamaz. Halbuki şimdiki cereyanların tarafgirane çarpışmaları hengâmında bu sırr-ı ihlası muhafaza etmek, dinini dünyaya âlet etmemek müşkülleşmiş. En iyi çare, cereyanların kuvveti yerine, inayet ve tevfik-i İlahiyeye dayanmaktır. | ||
'''İçtinabımızın çok sebeplerinden bir sebebi de Risale-i Nur’un dört esasından birisi olan “şefkat etmek”, zulüm ve zarar etmemektir.''' Çünkü وَ لَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِز۟رَ اُخ۟رٰى Yani “Birisinin hatasıyla, | <!--T:5--> | ||
'''İçtinabımızın çok sebeplerinden bir sebebi de Risale-i Nur’un dört esasından birisi olan “şefkat etmek”, zulüm ve zarar etmemektir.''' Çünkü وَ لَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِز۟رَ اُخ۟رٰى Yani “Birisinin hatasıyla, başkası veya akrabası hatakâr olmaz; cezaya müstahak olmaz.” olan düstur-u irade-i İlahiyeye karşı, bu zamanda اِنَّ ال۟اِن۟سَانَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ sırrıyla şedit bir zulüm ile mukabele eder. Tarafgirlik hissiyle, bir caninin hatasıyla, değil yalnız akrabasına belki taraftarlarına dahi adâvet eder. Elinden gelse zulmeder. Elinde hüküm varsa bir adamın hatasıyla bir köye bomba atar. Halbuki bir masumun hakkı, yüz cani için feda edilmez; onların yüzünden ona zulmedilmez. | |||
başkası veya akrabası hatakâr olmaz; cezaya müstahak olmaz.” olan düstur-u irade-i İlahiyeye karşı, bu zamanda | |||
اِنَّ ال۟اِن۟سَانَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ | |||
sırrıyla şedit bir zulüm ile mukabele eder. Tarafgirlik hissiyle, bir caninin hatasıyla, değil yalnız akrabasına belki taraftarlarına dahi adâvet eder. Elinden gelse zulmeder. Elinde hüküm varsa bir adamın hatasıyla bir köye bomba atar. Halbuki bir masumun hakkı, yüz cani için feda edilmez; onların yüzünden ona zulmedilmez. | |||
<!--T:6--> | |||
Şimdiki vaziyet, yüz masumu birkaç cani için zararlara sokar. Mesela, hatalı bir adama müteallik, bîçare ihtiyar valide ve pederi ve masum çoluk çocukları ezmek, perişan etmek, tarafgirane adâvet etmek, şefkatin esasına zıttır. Müslümanlar içinde tarafgirane cereyanlar yüzünden, böyle masumlar zulümden kurtulamıyorlar. Hususan ihtilale sebebiyet veren vaziyetler, bütün bütün zulmü dağıtır, genişletir. | Şimdiki vaziyet, yüz masumu birkaç cani için zararlara sokar. Mesela, hatalı bir adama müteallik, bîçare ihtiyar valide ve pederi ve masum çoluk çocukları ezmek, perişan etmek, tarafgirane adâvet etmek, şefkatin esasına zıttır. Müslümanlar içinde tarafgirane cereyanlar yüzünden, böyle masumlar zulümden kurtulamıyorlar. Hususan ihtilale sebebiyet veren vaziyetler, bütün bütün zulmü dağıtır, genişletir. | ||
<!--T:7--> | |||
Cihad-ı dinî de olsa kâfirlerin çoluk çocuklarının vaziyetleri aynıdır. Ganimet olabilir; Müslümanlar, onları kendi mülkiyetine dâhil edebilir. Fakat İslâm dairesinde birisi dinsiz olsa çoluk çocuğuna hiçbir cihetle temellük edilmez, hukukuna müdahale edilmez. Çünkü o masumlar, İslâmiyet rabıtasıyla dinsiz pederine değil belki İslâmiyet’le ve cemaat-i İslâmiye ile bağlıdır. Fakat kâfirin çocukları, gerçi ehl-i necattırlar fakat hukukta, hayatta pederlerine tabi ve alâkadar olmasından, cihad darbesinde o masumlar memlûk ve esir olabilirler. | Cihad-ı dinî de olsa kâfirlerin çoluk çocuklarının vaziyetleri aynıdır. Ganimet olabilir; Müslümanlar, onları kendi mülkiyetine dâhil edebilir. Fakat İslâm dairesinde birisi dinsiz olsa çoluk çocuğuna hiçbir cihetle temellük edilmez, hukukuna müdahale edilmez. Çünkü o masumlar, İslâmiyet rabıtasıyla dinsiz pederine değil belki İslâmiyet’le ve cemaat-i İslâmiye ile bağlıdır. Fakat kâfirin çocukları, gerçi ehl-i necattırlar fakat hukukta, hayatta pederlerine tabi ve alâkadar olmasından, cihad darbesinde o masumlar memlûk ve esir olabilirler. | ||
<!--T:8--> | |||
Umum kardeşlerime birer birer selâm ve kârı binler olan Leyle-i Mi’racınızı tebrik ederim. Merhum Hacı İbrahim’in Re’fet Bey gibi müteallikatlarına benim tarafımdan taziye edip deyiniz ki: “O merhum, Risale-i Nur talebeleri dairesi içindedir; daima onlara olan dualara mazhardır. Biz de hususi ona dua ederiz.” | Umum kardeşlerime birer birer selâm ve kârı binler olan Leyle-i Mi’racınızı tebrik ederim. Merhum Hacı İbrahim’in Re’fet Bey gibi müteallikatlarına benim tarafımdan taziye edip deyiniz ki: “O merhum, Risale-i Nur talebeleri dairesi içindedir; daima onlara olan dualara mazhardır. Biz de hususi ona dua ederiz.” | ||
<!--T:9--> | |||
'''Said Nursî''' | '''Said Nursî''' | ||
< | <!--T:10--> | ||
------ | |||
<center> [[Emirdağ Lahikası 1. Kitap 17. Mektup]] ⇐ | [[Emirdağ Lahikası]] | ⇒ [[Emirdağ Lahikası 1. Kitap 19. Mektup]] </center> | |||
------ | |||
</translate> |
07.59, 25 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Hem manevî hem maddî birkaç cihette sorulan bir suale mecburiyet tahtında bir cevaptır.
Sual: Neden ne dâhilde ne hariçte bulunan cereyanlara ve bilhassa siyasetli cemaatlere hiçbir alâka peyda etmiyorsun ve Risale-i Nur ve şakirdlerini mümkün olduğu kadar o cereyanlara temastan men’ediyorsun? Halbuki eğer temas etsen ve alâkadar olsan birden binler adam Risale-i Nur dairesine girip parlak hakikatlerini neşredeceklerdi hem bu kadar sebepsiz sıkıntılara hedef olmayacaktın.
Elcevap: Bu alâkasızlık ve içtinabın en ehemmiyetli sebebi: Mesleğimizin esası olan “ihlas” bizi men’ediyor. Çünkü bu gaflet zamanında, hususan tarafgirane mefkûreler sahibi, her şeyi kendi mesleğine âlet ederek hattâ dinini ve uhrevî harekâtını da o dünyevî mesleğe bir nevi âlet hükmüne getiriyor. Halbuki hakaik-i imaniye ve hizmet-i Nuriye-i kudsiye, kâinatta hiçbir şeye âlet olamaz. Rıza-yı İlahîden başka bir gayesi olamaz. Halbuki şimdiki cereyanların tarafgirane çarpışmaları hengâmında bu sırr-ı ihlası muhafaza etmek, dinini dünyaya âlet etmemek müşkülleşmiş. En iyi çare, cereyanların kuvveti yerine, inayet ve tevfik-i İlahiyeye dayanmaktır.
İçtinabımızın çok sebeplerinden bir sebebi de Risale-i Nur’un dört esasından birisi olan “şefkat etmek”, zulüm ve zarar etmemektir. Çünkü وَ لَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِز۟رَ اُخ۟رٰى Yani “Birisinin hatasıyla, başkası veya akrabası hatakâr olmaz; cezaya müstahak olmaz.” olan düstur-u irade-i İlahiyeye karşı, bu zamanda اِنَّ ال۟اِن۟سَانَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ sırrıyla şedit bir zulüm ile mukabele eder. Tarafgirlik hissiyle, bir caninin hatasıyla, değil yalnız akrabasına belki taraftarlarına dahi adâvet eder. Elinden gelse zulmeder. Elinde hüküm varsa bir adamın hatasıyla bir köye bomba atar. Halbuki bir masumun hakkı, yüz cani için feda edilmez; onların yüzünden ona zulmedilmez.
Şimdiki vaziyet, yüz masumu birkaç cani için zararlara sokar. Mesela, hatalı bir adama müteallik, bîçare ihtiyar valide ve pederi ve masum çoluk çocukları ezmek, perişan etmek, tarafgirane adâvet etmek, şefkatin esasına zıttır. Müslümanlar içinde tarafgirane cereyanlar yüzünden, böyle masumlar zulümden kurtulamıyorlar. Hususan ihtilale sebebiyet veren vaziyetler, bütün bütün zulmü dağıtır, genişletir.
Cihad-ı dinî de olsa kâfirlerin çoluk çocuklarının vaziyetleri aynıdır. Ganimet olabilir; Müslümanlar, onları kendi mülkiyetine dâhil edebilir. Fakat İslâm dairesinde birisi dinsiz olsa çoluk çocuğuna hiçbir cihetle temellük edilmez, hukukuna müdahale edilmez. Çünkü o masumlar, İslâmiyet rabıtasıyla dinsiz pederine değil belki İslâmiyet’le ve cemaat-i İslâmiye ile bağlıdır. Fakat kâfirin çocukları, gerçi ehl-i necattırlar fakat hukukta, hayatta pederlerine tabi ve alâkadar olmasından, cihad darbesinde o masumlar memlûk ve esir olabilirler.
Umum kardeşlerime birer birer selâm ve kârı binler olan Leyle-i Mi’racınızı tebrik ederim. Merhum Hacı İbrahim’in Re’fet Bey gibi müteallikatlarına benim tarafımdan taziye edip deyiniz ki: “O merhum, Risale-i Nur talebeleri dairesi içindedir; daima onlara olan dualara mazhardır. Biz de hususi ona dua ederiz.”
Said Nursî