Emirdağ Lahikası 2. Kitap 17. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark

    Risale-i Nur Tercümeleri sitesinden
    ("Hak ve hakikatin nâşiri olan Sebilürreşad’a, hâlen Halk Partisi namına yapılan yüz cihetle kanunsuz bir muameleyi arz ediyoruz: Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî, şiddetli zehirlerin neticesi olarak hastalığı şiddetlenip hayattan ümidini kestiği için kendi nafaka parasıyla aldığı sekiz adet kitabını muhafaza etmek üzere müftü kardeşine göndermişti. Emirdağ Postahanesi güya zabıta memuru vazifesini yapıyor gibi gizli..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
     
    (Bu sürüm çeviri için işaretlendi)
     
    (Aynı kullanıcının aradaki bir diğer değişikliği gösterilmiyor)
    1. satır: 1. satır:
    <languages/>
    <translate>
    <!--T:1-->
    Hak ve hakikatin nâşiri olan Sebilürreşad’a, hâlen Halk Partisi namına yapılan yüz cihetle kanunsuz bir muameleyi arz ediyoruz:
    Hak ve hakikatin nâşiri olan Sebilürreşad’a, hâlen Halk Partisi namına yapılan yüz cihetle kanunsuz bir muameleyi arz ediyoruz:


    <!--T:2-->
    Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî, şiddetli zehirlerin neticesi olarak hastalığı şiddetlenip hayattan ümidini kestiği için kendi nafaka parasıyla aldığı sekiz adet kitabını muhafaza etmek üzere müftü kardeşine göndermişti. Emirdağ Postahanesi güya zabıta memuru vazifesini yapıyor gibi gizli bir maksada binaen bu kitapları zapt ederek hemen bizzat kendisi gidip jandarma dairesine, kaymakama, adliyeye ve telefon ile Afyon’a şâyi edip işi şaşaalandırarak kitapların hepsini adliyeye verdirmiştir.
    Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî, şiddetli zehirlerin neticesi olarak hastalığı şiddetlenip hayattan ümidini kestiği için kendi nafaka parasıyla aldığı sekiz adet kitabını muhafaza etmek üzere müftü kardeşine göndermişti. Emirdağ Postahanesi güya zabıta memuru vazifesini yapıyor gibi gizli bir maksada binaen bu kitapları zapt ederek hemen bizzat kendisi gidip jandarma dairesine, kaymakama, adliyeye ve telefon ile Afyon’a şâyi edip işi şaşaalandırarak kitapların hepsini adliyeye verdirmiştir.


    <!--T:3-->
    Halbuki kitapların mahiyeti şudur: Beş parçası, mahkemede bulunan müdafaat ve zeyllerinden ibarettir. Diğer üç kitap da şimdiki Adliye Vekili Halil Özyörük’ün üç defa beraetlerine karar verdiği eserlerdir ki Denizli Mahkemesi aynı eserlerin eczalarını iade etmiştir. Ve Afyon Mahkemesinin de hükümlerini bozmuş ve o eserlerin beraetlerine rey vermiştir.
    Halbuki kitapların mahiyeti şudur: Beş parçası, mahkemede bulunan müdafaat ve zeyllerinden ibarettir. Diğer üç kitap da şimdiki Adliye Vekili Halil Özyörük’ün üç defa beraetlerine karar verdiği eserlerdir ki Denizli Mahkemesi aynı eserlerin eczalarını iade etmiştir. Ve Afyon Mahkemesinin de hükümlerini bozmuş ve o eserlerin beraetlerine rey vermiştir.


    <!--T:4-->
    Gerçi komünist olan eski adliye vekili Fuad Sirmen, eski heyet-i vekileye ihbar etmiş ve Kur’an’ın gayet hak ve menfaatli bir tefsiri olan Zülfikar mecmuasının dört yüz sahifesi içinde, otuz sene evvel yazılan iki âyetin tefsirine dair iki sahifeyi bahane ederek bu çok mühim eseri yasak etmeye çalışmıştır.
    Gerçi komünist olan eski adliye vekili Fuad Sirmen, eski heyet-i vekileye ihbar etmiş ve Kur’an’ın gayet hak ve menfaatli bir tefsiri olan Zülfikar mecmuasının dört yüz sahifesi içinde, otuz sene evvel yazılan iki âyetin tefsirine dair iki sahifeyi bahane ederek bu çok mühim eseri yasak etmeye çalışmıştır.


    <!--T:5-->
    Halbuki şimdi millet ve vatana gayet zararlı olan komünist ve masonların eserlerine müsaade edildiği halde, yüz binler kimselerin imanını kurtaran, Kur’an’ın gayet hak ve pek çok menfaatli bir tefsiri olduğunu beş yüz bin adamın şehadetiyle ispat edeceğimiz eserlere evrak-ı muzırra gibi böyle muamele yapmak ve Üstadımıza bu hastalıklı nazik zamanında öz kardeşine karşı bu hazîn teessüratı vermek, yüz cihetle kanunsuzdur diye arz ediyoruz.
    Halbuki şimdi millet ve vatana gayet zararlı olan komünist ve masonların eserlerine müsaade edildiği halde, yüz binler kimselerin imanını kurtaran, Kur’an’ın gayet hak ve pek çok menfaatli bir tefsiri olduğunu beş yüz bin adamın şehadetiyle ispat edeceğimiz eserlere evrak-ı muzırra gibi böyle muamele yapmak ve Üstadımıza bu hastalıklı nazik zamanında öz kardeşine karşı bu hazîn teessüratı vermek, yüz cihetle kanunsuzdur diye arz ediyoruz.


    <!--T:6-->
    '''Sâniyen:''' Bu meselenin gayet sinsi ve gayet gizli hakikati şudur: Üstadımız manen ve maddeten Demokrat Partiye yardım için talebelerini hafifçe teşvik etmişti. Bunu Halk Partisinin muannid müstebitleri anladıkları için manasız bahane ile habbeyi kubbe yaparak bu muameleyi yaptılar. Yoksa her tarafta bu kitaplar posta ile alınıp veriliyor ve buraya da İstanbul’dan, başka yerlerden geliyor ve ilişilmiyordu. Bu vaziyet çok dessasane ve ümit edilmeyen bir plandır.
    '''Sâniyen:''' Bu meselenin gayet sinsi ve gayet gizli hakikati şudur: Üstadımız manen ve maddeten Demokrat Partiye yardım için talebelerini hafifçe teşvik etmişti. Bunu Halk Partisinin muannid müstebitleri anladıkları için manasız bahane ile habbeyi kubbe yaparak bu muameleyi yaptılar. Yoksa her tarafta bu kitaplar posta ile alınıp veriliyor ve buraya da İstanbul’dan, başka yerlerden geliyor ve ilişilmiyordu. Bu vaziyet çok dessasane ve ümit edilmeyen bir plandır.


    <!--T:7-->
    '''Sâlisen:''' Zülfikar’daki mevzubahis iki âyetin tefsirinden bin misli bir muhalefetle hâlen matbuatta eski hükûmete hücumlar yapılıyor ki şimdi o âyetlerin tefsiri zerre miktar bir suç olamıyor.
    '''Sâlisen:''' Zülfikar’daki mevzubahis iki âyetin tefsirinden bin misli bir muhalefetle hâlen matbuatta eski hükûmete hücumlar yapılıyor ki şimdi o âyetlerin tefsiri zerre miktar bir suç olamıyor.


    <!--T:8-->
    Bundan da anlaşılıyor ki bu muameleler Halk Partisi hesabına yapılmakta devam edilen keyfî işlerdir ve Halk Partililerin “Saltanat Demokratlarda ise hüküm ve icraat ve iktidar bizdedir.” diye olan iddia ve vehimlerinin bir numunesidir.
    Bundan da anlaşılıyor ki bu muameleler Halk Partisi hesabına yapılmakta devam edilen keyfî işlerdir ve Halk Partililerin “Saltanat Demokratlarda ise hüküm ve icraat ve iktidar bizdedir.” diye olan iddia ve vehimlerinin bir numunesidir.


    Emirdağ Nur talebeleri namına
    <!--T:9-->
    Emirdağ Nur talebeleri namına '''Mehmed, İbrahim, Ziya''' vesaire…


    '''Mehmed, İbrahim, Ziya''' vesaire…
    <!--T:10-->
    ------
    <center> [[Emirdağ Lahikası 2. Kitap 16. Mektup]] ⇐ | [[Emirdağ Lahikası]] | ⇒ [[Emirdağ Lahikası 2. Kitap 18. Mektup]] </center>
    ------


    <nowiki>*</nowiki> * *
    </translate>

    19.13, 28 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

    Diğer diller:
    • Türkçe

    Hak ve hakikatin nâşiri olan Sebilürreşad’a, hâlen Halk Partisi namına yapılan yüz cihetle kanunsuz bir muameleyi arz ediyoruz:

    Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî, şiddetli zehirlerin neticesi olarak hastalığı şiddetlenip hayattan ümidini kestiği için kendi nafaka parasıyla aldığı sekiz adet kitabını muhafaza etmek üzere müftü kardeşine göndermişti. Emirdağ Postahanesi güya zabıta memuru vazifesini yapıyor gibi gizli bir maksada binaen bu kitapları zapt ederek hemen bizzat kendisi gidip jandarma dairesine, kaymakama, adliyeye ve telefon ile Afyon’a şâyi edip işi şaşaalandırarak kitapların hepsini adliyeye verdirmiştir.

    Halbuki kitapların mahiyeti şudur: Beş parçası, mahkemede bulunan müdafaat ve zeyllerinden ibarettir. Diğer üç kitap da şimdiki Adliye Vekili Halil Özyörük’ün üç defa beraetlerine karar verdiği eserlerdir ki Denizli Mahkemesi aynı eserlerin eczalarını iade etmiştir. Ve Afyon Mahkemesinin de hükümlerini bozmuş ve o eserlerin beraetlerine rey vermiştir.

    Gerçi komünist olan eski adliye vekili Fuad Sirmen, eski heyet-i vekileye ihbar etmiş ve Kur’an’ın gayet hak ve menfaatli bir tefsiri olan Zülfikar mecmuasının dört yüz sahifesi içinde, otuz sene evvel yazılan iki âyetin tefsirine dair iki sahifeyi bahane ederek bu çok mühim eseri yasak etmeye çalışmıştır.

    Halbuki şimdi millet ve vatana gayet zararlı olan komünist ve masonların eserlerine müsaade edildiği halde, yüz binler kimselerin imanını kurtaran, Kur’an’ın gayet hak ve pek çok menfaatli bir tefsiri olduğunu beş yüz bin adamın şehadetiyle ispat edeceğimiz eserlere evrak-ı muzırra gibi böyle muamele yapmak ve Üstadımıza bu hastalıklı nazik zamanında öz kardeşine karşı bu hazîn teessüratı vermek, yüz cihetle kanunsuzdur diye arz ediyoruz.

    Sâniyen: Bu meselenin gayet sinsi ve gayet gizli hakikati şudur: Üstadımız manen ve maddeten Demokrat Partiye yardım için talebelerini hafifçe teşvik etmişti. Bunu Halk Partisinin muannid müstebitleri anladıkları için manasız bahane ile habbeyi kubbe yaparak bu muameleyi yaptılar. Yoksa her tarafta bu kitaplar posta ile alınıp veriliyor ve buraya da İstanbul’dan, başka yerlerden geliyor ve ilişilmiyordu. Bu vaziyet çok dessasane ve ümit edilmeyen bir plandır.

    Sâlisen: Zülfikar’daki mevzubahis iki âyetin tefsirinden bin misli bir muhalefetle hâlen matbuatta eski hükûmete hücumlar yapılıyor ki şimdi o âyetlerin tefsiri zerre miktar bir suç olamıyor.

    Bundan da anlaşılıyor ki bu muameleler Halk Partisi hesabına yapılmakta devam edilen keyfî işlerdir ve Halk Partililerin “Saltanat Demokratlarda ise hüküm ve icraat ve iktidar bizdedir.” diye olan iddia ve vehimlerinin bir numunesidir.

    Emirdağ Nur talebeleri namına Mehmed, İbrahim, Ziya vesaire…


    Emirdağ Lahikası 2. Kitap 16. Mektup ⇐ | Emirdağ Lahikası | ⇒ Emirdağ Lahikası 2. Kitap 18. Mektup