Emirdağ Lahikası 1. Kitap 73. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark
("'''Aziz, sıddık kardeşlerim!''' Gayet ehemmiyetli bir meseleyi –bundan evvel size icmalen beyan ettiğim meseleyi– tekrar size söylememe kuvvetli, manevî bir ihtar aldım. Şöyle ki: Perde altındaki düşmanımız münafıklar, şimdiye kadar yaptıkları gibi adliyeyi ve siyaset ve idareyi zâhirî dinsizliğe âlet edip bize hücumları akîm kaldığı ve Risale-i Nur’un fütuhatına menfaati olan eski planlarını bırakıp daha münaf..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu) |
Değişiklik özeti yok |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | |||
<translate> | |||
'''Aziz, sıddık kardeşlerim!''' | '''Aziz, sıddık kardeşlerim!''' | ||
12. satır: | 14. satır: | ||
'''Said Nursî''' | '''Said Nursî''' | ||
------ | |||
<center> [[Emirdağ Lahikası 1. Kitap 72. Mektup]] ⇐ | [[Emirdağ Lahikası]] | ⇒ [[Emirdağ Lahikası 1. Kitap 74. Mektup]] </center> | |||
------ | |||
</translate> |
07.47, 26 Kasım 2023 tarihindeki hâli
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Gayet ehemmiyetli bir meseleyi –bundan evvel size icmalen beyan ettiğim meseleyi– tekrar size söylememe kuvvetli, manevî bir ihtar aldım. Şöyle ki:
Perde altındaki düşmanımız münafıklar, şimdiye kadar yaptıkları gibi adliyeyi ve siyaset ve idareyi zâhirî dinsizliğe âlet edip bize hücumları akîm kaldığı ve Risale-i Nur’un fütuhatına menfaati olan eski planlarını bırakıp daha münafıkane ve şeytanı da hayrette bırakacak bir plan çevirdiklerine dair buralarda emareleri göründü. O planların en mühim bir esası; has, sebatkâr kardeşlerimizi soğutmak, fütur vermek, mümkün ise Risale-i Nur’dan vazgeçirmektir.
Bu noktada o kadar acib yalanları ve desiseleri istimal ediyorlar ki Isparta ve havalisi, Gül ve Nur Fabrikasının kahraman şakirdleri gibi çelik ve demir gibi bir sebat ve sadakat ve metanet lâzım ki dayanabilsin. Bazı da dost suretinde hulûl edip korkutmak mümkünse habbeyi kubbe edip evham veriyorlar. “Aman aman Said’e yanaşmayınız! Hükûmet takip ediyor.” diye zayıfları vazgeçirmeye çalışıyorlar. Hattâ bazı genç talebelere, hevesatlarını tahrik için bazı genç kızları musallat ediyorlar. Hattâ Risale-i Nur erkânlarına karşı da benim şahsımın kusuratını, çürüklüğünü gösterip; zâhiren dindar ehl-i bid’adan bazı şöhretli zatları gösterip “Biz de Müslüman’ız, din yalnız Said’in mesleğine mahsus değil.” deyip bize karşı perde altında cephe alan zındıklara ve anarşilik hesabına o safdil ehl-i diyanet ve hocaları âlet edip istimal ediyorlar. İnşâallah bunların bu planları da akîm kalacak. Böyle heriflere dersiniz:
“Biz, Risale-i Nur’un şakirdleriyiz. Said de bizim gibi bir şakirddir. Risale-i Nur’un menbaı, madeni, esası da Kur’an’dır. Yirmi senedir emsalsiz tetkikat ve takibatla beraber, kıymetini ve galebesini en muannid düşmana da ispat etmiştir. Onun tercümanı ve bir hizmetkârı olan Said ne halde olursa olsun hattâ Said de –el-iyazü billah– Risale-i Nur’un aleyhine dönse bizim sadakatimiz ve alâkamızı inşâallah sarsmayacak.” deyip o kapıyı kaparsınız. Fakat mümkün olduğu kadar Risale-i Nur’la meşgul olmak, elinden gelirse yazmak ve mübalağalı propagandalara hiç ehemmiyet vermemek ve eskisi gibi tam ihtiyat etmek gerektir.
Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ediyoruz.
Said Nursî