Emirdağ Lahikası 2. Kitap 14. Mektup: Revizyonlar arasındaki fark
("بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ Halk Fırkası iktidar partisi iken Üstadımıza yapılan eşedd-i zulüm ile yüzer kanunsuz işkencelerinden birinci numunesi: Zemin yüzünde bu asırdaki kadar misli görülmeyen bir zındıka cereyanının planlarıyla Üstadımıza yirmi beş senedir istibdad-ı mutlak ile yapılan zulmün bir numunesi şudur ki: Nefes almak üzere kapalı araba ile kırlara gitmek için dışarıya çıktığı zaman, b..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu) |
Değişiklik özeti yok |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
<languages/> | |||
<translate> | |||
بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ | بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ | ||
17. satır: | 19. satır: | ||
'''Zübeyr''' | '''Zübeyr''' | ||
< | ------ | ||
<center> [[Emirdağ Lahikası 2. Kitap 13. Mektup]] ⇐ | [[Emirdağ Lahikası]] | ⇒ [[Emirdağ Lahikası 2. Kitap 15. Mektup]] </center> | |||
------ | |||
</translate> |
19.07, 28 Kasım 2023 tarihindeki hâli
بِاس۟مِهٖ سُب۟حَانَهُ
Halk Fırkası iktidar partisi iken Üstadımıza yapılan eşedd-i zulüm ile yüzer kanunsuz işkencelerinden birinci numunesi:
Zemin yüzünde bu asırdaki kadar misli görülmeyen bir zındıka cereyanının planlarıyla Üstadımıza yirmi beş senedir istibdad-ı mutlak ile yapılan zulmün bir numunesi şudur ki: Nefes almak üzere kapalı araba ile kırlara gitmek için dışarıya çıktığı zaman, buranın büyük bir memuru kıyafetine ilişmek istemiş. Bu beş cihette kanunsuz ve beş vecihle vicdansızlık olan hadsiz cüretkârlığa karşı deriz ki:
Padişahın küçük bir tahakkümüne tahammül edemeyen ve Meşrutiyet ilanında ve Divan-ı Harb-i Örfîde mahkeme reisi Hurşid Paşa’ya ve mahkeme azalarına cevaben: “Eğer Meşrutiyet bir fırkanın istibdadından ibaret ise bütün ins ve cin şahit olsun ki ben mürteciyim. Şeriatın bir tek meselesi uğrunda bin ruhum olsa fedaya hazırım!” diyen ve Meclis-i Mebusanda Mustafa Kemal’e karşı: “Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduddur.” söyleyen ve İslâmî kıyafeti kat’iyen ve aslâ tebeddül etmeyen ve kıyafetine ilişmek isteyen ve sonra kendi kendini öldürmekle tokadını yiyen Nevzad isminde Ankara valisine: “Bu sarık bu başla beraber çıkar!” tarzında konuşarak boynunu göstermesiyle dokunulmayan bir zata hem Isparta hem Eskişehir hem Denizli Mahkemeleri dahi başını açtırmadıkları ve –son Afyon Mahkemesi müstesna– binlerce halk ve yirmi polislerin bulunduğu sıralarda bile başını açması ihtar edilmediği ve münzevi olduğu halde; o düşüncesiz memurların manasız ihanet için müdahale niyeti, doğrudan doğruya anarşilik hesabına vatan ve millete tehlike getirmeye çalışmaktır.
Ve bütün bütün kanunsuz olmakla beraber; senelerden beri emsaline rastlanmamış bir feragat-i nefis ve fedakârlıkla en ağır şerait altında yüz otuz parçadan müteşekkil muazzam ve hârika eser külliyatıyla vatan ve milletin manevî kurtuluşunu temin eden böyle bir zata bu tarzda ilişmek, elbette millet ve gençliğin mahv u perişan olmasına gayret eden gizli vatan düşmanlarına yardım etmek ve âlet olmaktır.
Afyon’da bir iki mütemerrid, bir zındık masonun iştirak ve teşvikiyle, o insanın bu tarz ihanet etmek fikrine; hiçbir ihaneti kabul etmeyen Üstadımızın tahammül etmesinden ve ehemmiyet vermediğinden şu hakikati kat’iyen anladık ki:
Bu vatan ve millete kendi yüzünden bir zarar gelmemesi için haysiyetini, şerefini, nefsini, ruhunu, rahatını dahi feda etmiştir.
Konyalı
Zübeyr